اَلتَّغْرِيرُ [et-taġrîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلتَّغِرَّةُ [et-taġirret] (تَحِلَّةٌ [teḩillet] vezninde) Bir adam kendi nefsini hatar ve mehlekeye sevk ve ilkâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّرَ فُلاَنٌ بِنَفْسِهِ تَغْرِيرًا وَتَغِرَّةً إِذَا عَرَّضَهَا لِلْهَلَكَةِ Ve doldurmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّرَ الْقِرْبَةَ إِذَا مَلَأَهَا Ve kuş kısmı kanatlarını açıp uçmaya yapınmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَرَّرَتِ الطَّيْرُ إِذَا هَمَّتْ بِالطَّيَرَانِ وَرَفَعَتْ أَجْنِحَتَهَا
اَلتَّغِرَّةُ [et-teġirret] (tâ’nın fethi ve ġayn’ın kesri ve râ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: غَرَّرَ بِنَفْسِهِ تَغْرِيرًا وَتَغِرَّةً كَمَا يُقَالُ حَلَّلَ تَحْلِيلًا وَتَحِلَّةً وَعَلَّلَ تَعْلِيلًا وَتَعِلَّةً Ve
تَغْرِيرٌ [taġrîr] Sabînin ön dişleri zuhûr etmeğe dahi derler; yukâlu: غَرَّرَتْ ثَنِيَّتَا الْغُلَامِ إِذَا طَلَعَتْ أَوَّلَ مَا تَطْلُعُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı