اَلتَّوَشُّحُ [et-teveşşuḩ] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) ve
اَلْإِتِّشَاحُ [el-ittişâḩ] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde ki vâv, tâ’ya kalb olunmuştur) Hatun وُشَاحٌ [vuşâḩ] takınmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَوَشَّحَتِ الْمَرْأَةُ وَاتَّشَحَتْ إِذَا تَلَبَّسَتِ الْوُشَاحُ Ve kılıç kuşanmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَوَشَّحَ بِسَيْفِهِ إِذَا تَقَلَّدَ ve yukâlu: تَوَشَّحَ بِثَوْبِهِ Mü΄ellif teveşşüh-i sevbi tebyîn eylememiştir. Muṯarrizî beyânına göre ondan ʹibârettir ki sevbi وُشَاحٌ [vuşâḩ] gibi sağ koltuğundan alıp sol omuzunun üzerine ilkâ ederler, muhrim ihrâmı öylece ettiği gibi ve kassârlar bezi öylece sardığı gibi.
اَلتَّوَشُّحُ [et-teveşşuḩ] (fethateynle ve şîn’in zammı ve teşdîdiyle) Vişâhı takınmak; yukâlu: تَوَشَّحَتِ الْمَرْأَةُ أَيْ لَبِسَتِ الْوِشَاحَ Ve gâh olur ki تَوَشُّحٌ [teveşşuḩ] seyfte ve sevbde dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: تَوَشَّحَ الرَّجُلُ بِسَيْفِهِ وَبِثَوْبِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı