اَلْجَعْفُ [el-caʹf] (cîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعَفَهُ جَعْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا صَرَعَهُ Ve ağaç makûlesini çekip koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعَفَ الشَّجَرَةَ إِذَا قَلَعَهَا Ve artmayıp yetecek mikdârı olan zâd ve tûşeye denir; yukâlu: مَا عِنْدَهُ سِوَى جَعْفٍ أَيِ الْقُوتِ الَّذِي لاَ فَضْلَ فِيهِ
اَلْجَعْفُ [el-caʹf] (cîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Basmak ve düşürmek; tekûlu: جَعَفْتُ الشَّيْءَ إِذَا صَرَعْتَهُ Ve
جَعْفٌ [caʹf] Bir nesneyi koparmağa dahi derler; tekûlu: جَعَفْتُ الشَّيْءَ فَانْجَعَفَ أَيْ قَلَعْتُهُ فَانْقَلَعَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı