اَلْجَيْشُ [el-ceyş] (cîm’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْجُيُوشُ [el-cuyûş] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْجَيَشَانُ [el-ceyeşân] (fetehâtla) Kaynamak maʹnâsınadır; yukâlu: جَاشَ الْبَحْرُ أَوِ الْقِدْرُ وَغَيْرُهُمَا يَجِيشُ جَيْشًا وَجُيُوشًا وَجَيَشَانًا إِذَا غَلَى Ve gözün yaşı taşıp dökülmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَاشَتِ الْعَيْنُ إِذَا فَاضَتْ Ve dere ve çay dolup taşmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَاشَ الْوَادِي إِذَا زَخَرَ Ve gönül bulanmak, ʹalâ-kavlin gaseyân gelmekle gönül dönmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَاشَتِ النَّفْسُ إِذَا غَثَتْ أَوْ دَارَتْ لِلْغَثَيَانِ Ve hüzn ve endûh yâhûd havf sebebiyle yürek yerinden oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: جَاشَتْ نَفْسُهُ إِذَا ارْتَفَعَتْ مِنْ حُزْنٍ أَوْ فَزَعٍ
اَلْجُيُوشُ [el-cuyûş] (zammeteynle) Cemʹi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı