el-ḩaylet ~ اَلْحَيْلَةُ

Kamus-ı Muhit - الحيلة maddesi

اَلْحَيْلَةُ [el-ḩaylet] (ḩâ’nın fethiyle) Keçi sürüsüne, ʹalâ-kavlin keçi ve koyun karışık sürüye denir. Ve dağın yukarısından yuvalanıp inmekle dağın dibinde çoğalıp kümelenmiş taşlara denir. Ve Serât kazâsından bir belde adıdır. Ve إِحْتِيَالٌ [iḩtiyâl]den ism olur, حَيْلٌ [ḩayl] ve حَوْلٌ [ḩavl] gibi; yukâlu: إِنَّهُ لَذُو حَيْلَةٍ وَحَيْلٍ وَحَوْلٍ أَيْ حِيلَةٍ Ve

حَيْلٌ [ḩayl] Zor ve kuvvet maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ عَلَيْهِ حَيْلٌ أَيْ قُوَّةٌ Ve derenin ortasında irkilip kalmış suya denir; cemʹi أَحْيَالٌ [aḩyâl] ve حُيُولٌ [ḩuyûl] gelir. Ve

حَيْلُ [Ḩayl] Medîne ile Ḣayber beyninde bir mevziʹdir.

اَلْحَوْلُ [el-ḩavl] ve

اَلْحَيْلُ [el-ḩayl] (ḩâ’ların fethiyle) ve

اَلْحِوَلُ [el-ḩivel] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) ve

اَلْحَوْلَةُ [el-ḩavlet] (صَوْلَةٌ [ṡavlet] vezninde) ve

اَلْحِيلَةُ [el-ḩîlet] (ḩâ’nın kesriyle ki aslı حِوْلَةٌ idi) ve

اَلْحَوِيلُ [el-ḩavîl] (عَوِيلٌ [ʹavîl] vezninde) ve

اَلْمَحَالُ [el-meḩâl] ve

اَلْمَحَالَةُ [el-meḩâlet] (mîm’lerin fethiyle) ve

اَلْإِحْتِيَالُ [el-iḩtiyâl] ve

اَلتَّحَوُّلُ [et-teḩavvul] ve

اَلتَّحَيُّلُ [et-teḩayyul] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] veznlerinde) Umûr ve mesâlihin tasarruf ve idâresinde hazâkat ve cevdet-i fikr ü nazar ve kudret maʹnâsınadır ki taklîb-i fikr-i sâ΄ib lâzimesidir. Istılâhımızda “hîle” fend ve mekr ve dubara makâmında istiʹmâli bundan baʹîd değildir, bunun lâzımı gibidir. Mü΄ellif إِحْتِيَالٌ [iḩtiyâl] ile تَحَوُّلٌ [teḩavvul] ve تَحَيُّلٌ [teḩayyul]ü ittirâden mezc eylemiştir. حِيلَةٌ [ḩîlet]in cemʹi حِوَلٌ [ḩivel] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde aslı üzere ve حِيَلٌ [ḩiyel gelir, yine عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve حِيَلَاتٌ [ḩiyelât] gelir, عِنَبَاتٌ [ʹinebât] vezninde; yukâlu: فُلَانٌ ذُو حَوْلٍ وَحَيْلٍ وَحِوَلٍ وَحَوْلَةٍ وَحِيلَةٍ وَحَوِيلٍ وَمَحَالٍ وَمَحَالَةٍ وَاحْتِيَالٍ وَتَحَوُّلٍ وَتَحَيُّلٍ أَيْ ذُو حِذْقٍ وَجَوْدَةِ نَظَرٍ وَقُدْرَةٍ عَلَى التَّصَرُّفِ Ve

حِوَلٌ [ḩivel] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) İsmdir, zevâl ve intikâl maʹnâsına; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا﴾ Ve

حِوَلُ الدَّهْرِ [ḩivelu’d-dehr] Zamânın tekâlîb ve ʹacâyibine ıtlâk olunur. Ve

حِوَلٌ [ḩivel] Şol hendeğe denir ki ona serâpâ hurmâ ağaçları dikerler.

Vankulu Lugatı - الحيلة maddesi

اَلْحَيْلَةُ [el-ḩaylet] (ḩâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Çok keçi, miʹzâ-yı kesîr maʹnâsına.

اَلْحِيلَةُ [el-ḩîlet] (ḩâ’nın kesri ve meddiyle) İsmdir, إِحْتِيَالٌ [iḩtiyâl]den, hîle kılmak maʹnâsına. Ve bu aslında vâvîdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı