اَلرِّعْدِيدُ [er-riʹdîd] (râ’nın kesriyle) ve
اَلرِّعْدِيدَةُ [er-riʹdîdet] (hâ’yla) Korkak kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ رِعْدِيدٌ وَرِعْدِيدَةٌ أَيْ جَبَانٌ Ve bedeni ter ü tâze ve nâzük mahbûbeye ıtlâk olunur; yukâlu: جَارِيَةٌ رِعْدِيدٌ وَرِعْدِيدَةٌ أَيْ رَخْصَةٌ Ve pâlûzeye ıtlâk olunur; tekûlu: أَطْعَمَنَا الرِّعْدِيدَ أَيِ الْفَالُوذَ
اَلرِّعْدِيدُ [er-riʹdîd] (râ’nın kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla ve dâl’ın dahi kesriyle) Korkak kimse, bed-dil maʹnâsına. Ve
رِعْدِيدٌ [riʹdîd] Şol ʹavrete derler ki semizlikten yürürken eti titreye. Ve bir aʹrâbîye fâlûze yâʹnî pâlûze nedir bilir misin dediler, eyitti: نِعْمَ أَصْفَرُ رِعْدِيدٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı