es-sereʹân ~ اَلسَّرَعَانُ

Kamus-ı Muhit - السرعان maddesi

اَلسَّرَعَانُ [es-sereʹân] (fetehâtla) Bir nesnenin evâ΄iline ıtlâk olunur, bakiyyesine nisbet zuhûr cihetinde sebk ve sürʹati olduğu için; ve minhu yukâlu: خَرَجَ فِي سَرَعَانِ النَّاسِ أَيْ فِي أَوَائِلِهِمْ الَّذِينَ يَسْتَبِقُونَ إِلَى أَمْرٍ Râ’nın sükûnuyla da câ΄izdir. Ve سَرَعَانُ الْخَيْلِ [sereʹânu’l-ḣayl] ʹaskerin çarkacısına ıtlâk olunur; bunda baʹzen râ΄ sâkin olur; yukâlu: طَلَعَتْ سَرَعَانُ الْخَيْلِ أَيْ أَوَائِلُهَا Ve yayın kirişine, ʹalâ-kavlin davarın sırtının iki yanlarından çıkan sinire denir ki saç tutamı tarzında ve etten sıyrılmış olur, büküp kavs-ı ʹArabiyyeye onları kiriş yaparlar; müfredi سَرَعَانَةٌ [sereʹânet]tir. Yâhûd kavî ve muhkem kirişe denir yâhûd şol sinire denir ki okun yeleklerinin uçlarına sarılmakla onları toplayıp bir araya getirir yâhûd at kısmının gerdanında yâ ökçelerinde olan tüy tutamına yâhûd havyânın sırtından yapılan kirişe denir. Ve bu maʹnâdan mâ-ʹadâda سَرْعَانُ [serʹân] râ’nın sükûnuyladır.

Vankulu Lugatı - السرعان maddesi

اَلسَّرَعَانُ [es-sereʹân] (fethateynle) Bir nesnenin evveli; yukâlu: سَرَعَانُ النَّاسِ لِأَوَائِلِهِمْ Ve bunun nûn’una iʹrâb lâzım olur cemîʹ-i hâlette.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı