اَلطَّرُوحُ [eṯ-ṯarûḩ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Bu dahi mekân-ı baʹîde denir. Ve oku ırak süren yaya ıtlâk olunur; yukâlu: قَوْسٌ طَرُوحٌ أَيْ ضَرُوحٌ Ve salkımlarının sapları uzun olan hurmâ ağacına denir; yukâlu: نَخْلَةٌ طَرُوحٌ إِذَا كَانَتْ عَرَاجِينُهَا طَوِيلَةً Ve şol kişiye denir ki her ne vakt cimâʹ eylese hatunu gebe eder ola ki veled tarh eder olur; yukâlu: رَجُلٌ طَرُوحٌ أَيْ مُحْبِلٌ يَعْنِي إِذَا جَامَعَ أَحْبَلَ
اَلطَّرُوحُ [eṯ-ṯarûḩ] (ṯâ’nın fethi ve râ’nın zammıyla) طَرَحٌ [ṯaraḩ] maʹnâsına. Ve طَرَحٌ [ṯaraḩ] fethateynle mekân-ı baʹîde derler, ʹalâ-mâ merre ânifen. Ve
طَرُوحٌ [ṯarûḩ] Şol yaya dahi derler ki oku şiddetle defʹ eyleye; yukâlu: قَوْسٌ طَرُوحٌ مِثْلُ ضَرُوحٍ Ve
طَرُوحٌ [ṯarûḩ] Şol hurmâ ağacına derler ki onun salkımı sapları uzun ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı