el-ʹiccevl ~ اَلْعِجَّوْلُ

Kamus-ı Muhit - العجول maddesi

اَلْعُجَّالُ [el-ʹuccâl] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) ve

اَلْعِجَّوْلُ [el-ʹiccevl] (سِنَّوْرٌ [sinnevr] vezninde) حَيْسٌ [ḩays] dedikleri taʹâmdan yâhûd hurmâdan bir sıkım şey΄e denir ki avuçla hemân sıkıp eklinde istiʹcâl olunur; tekûlu: أَتَانَا بِعُجَّالٍ وَعِجَّوْلٍ أَيْ بِجُمَّاعِ الْكَفِّ مِنَ الْحَيْسِ أَوِ التَّمْرِ Mü΄ellif bunu tekrâr eylemiştir. Ve sevîk ile tahmîr olunmuş hurmâya denir ki ʹale’l-ʹacele bî-tekellüf ekl ve belʹ olunur, رَاحَةُ الْحُلْقُومِ [râḩatu’l-ḩulḵûm] mesâbesinde olur.

اَلْعَجُولُ [el-ʹacûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Bi’t-tabʹ ivegen adama denir. Ve veledini yavı kılmış vâlih ve hayrân ʹavrete ve nâkaya denir; cezaʹ ve ıztırâbından beri öte ʹacele ile tereddüd eylediklerinden ıtlâk olundu; cemʹi عُجُلٌ [ʹucul]dür, كُتُبٌ [kutub] vezninde ve عَجَائِلُ [ʹacâ΄il]dir. Ve ölüme ıtlâk olunur; yukâlu: صَرَمَتْهُ الْعَجُولُ أَيِ الْمَنِيَّةُ Mütercim der ki شَعُوبُ [şaʹûb] ve عَبُولُ [ʹabûl] gibi bu dahi gayr-i munsarıftır, vasfiyyet-i asliyye lemhasıyla harf-i taʹrîf dahi dâhil olur. Ve

عَجُولٌ [ʹacûl] Kahvaltı taʹbîr olunan muhtasarî taʹâma denir; tekûlu: أَطْعَمَنَا بِالْعَجُولِ أَيِ اللُّهْنَةِ Ve Mekke’de bir kuyu ismidir ki ʹAbduşems yâhûd Ḵuṡayy hafr eylemiştir.

Vankulu Lugatı - العجول maddesi

اَلْعَجُولُ [el-ʹacûl] (ʹayn’ın fethi ve cîm’in zammı ve meddiyle) Bi-maʹnâhu kezâlik.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı