اَلْعَدْوُ [el-ʹadv] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) ve
اَلْعَدَوَانُ [el-ʹadevân] (fetehâtla) ve
اَلتَّعْدَاءُ [et-taʹdâ΄] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) ve
اَلْعَدَا [el-ʹadâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Seğirtmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا الرَّجُلُ يَعْدُو عَدْوًا وَعَدَوَانًا وَتَعْدَاءً وَعَدًا إِذَا أَحْضَرَ
اَلْعَدْوُ [el-ʹadv] (بَدْوٌ [bedv] vezninde) ve
اَلْعُدُوُّ [el-ʹuduvv] (غُلُوٌّ [ġuluvv] vezninde) ve
اَلْعَدَاءُ [el-ʹadâ΄] (عَطَاءٌ [ʹaṯâ΄] vezninde) ve
اَلْعُدْوَانُ [el-ʹudvân] (ʹayn’ın zammı ve kesriyle) ve
اَلْعُدْوَى [el-ʹudvâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) Bir adama zulm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا عَلَيْهِ عَدْوًا وَعُدُوًّا وَعَدَاءً وَعُدْوَانًا وَعُدْوَى إِذَا ظَلَمَهُ Ve
عَدَاءٌ [ʹadâ΄] (عَطَاءٌ [ʹaṯâ΄] vezninde) ve
عُدْوَانٌ [ʹudvân] (ʹayn’ın zammı ve fethateynle) Nesne uğurlamak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا اللِّصُّ عَلَى الْقِمَاشِ عَدَاءً وَعُدْوَانًا وَعَدَوَانًا إِذَا سَرَقَهُ ve
عَدْوٌ [ʹadv] (بَدْوٌ [bedv] vezninde) ve
عُدْوَانٌ [ʹudvân] (ʹayn’ın zammıyla) Bir adamı bir nesneden sarf edip çevirmek ve geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَاهُ عَنِ الْأَمْرِ عَدْوًا وَعُدْوَانًا إِذَا صَرَفَهُ وَشَغَلَهُ Ve bir kimse üzere sıçrayıp atılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا عَلَيْهِ إِذَا وَثَبَ Ve bir işi terk edip ondan geçmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا الْأَمْرَ وَعَنْهُ إِذَا جَاوَزَهُ وَتَرَكَهُ
اَلْعَدَوَانُ [el-ʹadevân] (fethateynle) Ziyâde seğirtici kimse; yukâlu: إِنَّهُ لَعَدَوَانٌ أَيْ شَدِيدُ الْعَدْوِ ve yukâlu: ذِئْبٌ عَدَوَانٌ يَعْدُو عَلَى النَّاسِ Yaʹnî halâyık üzere hamle kılar; ve minhu kavluhum: اَلسُّلْطَانُ ذُو عَدَوَانٍ وَذُو بَدَوَانٍ Yaʹnî “Atı sürʹatte ve dili hükûmette cerîdir.”
اَلْعُدْوَانُ [el-ʹudvân] (ʹayn’ın zammı ve dâl’ın sükûnuyla) Zulm-ı sarîh.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı