el-ʹurʹuret ~ اَلْعُرْعُرَةُ

Kamus-ı Muhit - العرعرة maddesi

اَلْعُرْعُرَةُ [el-ʹurʹuret] (ʹayn’ların zammıyla) Her şey΄in tepesine ve muʹzam olan yerine denir; yukâlu: عُرْعُرَةُ الْجَبَلِ وَالسَّنَامِ وَكُلِّ شَيْءٍ أَيْ رَأْسُهُ وَمُعْظَمُهُ Ve burun deliklerinin mâ-beynine denir. Ve hatunun fercine denir. Ve tekûlu’l-ʹArab: رَكِبَ فُلاَنٌ عُرْعُرَةً إِذَا سَاءَ خُلُقُهُ Yaʹnî “Hod-bînlik ve hod-re΄ylik eyledi” demektir. Maʹnâ-yı evvelden me΄hûzdur ki kibr ve tereffuʹ cihetiyle muvâfakat eylemeyip serkeşlik eylediğinden kinâyedir.

اَلْعَرْعَرَةُ [el-ʹarʹaret] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Bir adamın gözünü oyup çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرْعَرَ عَيْنَهُ إِذَا اقْتَلَعَهَا Ve şişenin tıpasını çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرْعَرَ صِمَامَ الْقَارُورَةِ إِذَا اسْتَخْرَجَهُ Ve

عَرْعَرَةٌ [ʹarʹaret] İsm olur, şişenin ağzında olan tıpaya denir; bu maʹnâda ʹaynların zammıyla da câ΄izdir. Ve başın derisine denir. Ve

عَرْعَرَةٌ [ʹarʹaret] Irgalamak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرْعَرَ الشَّيْءَ إِذَا حَرَّكَهُ Ve sıbyân-ı ʹAraba mahsûs bir nevʹ laʹib ismidir.

Vankulu Lugatı - العرعرة maddesi

اَلْعُرْعُرَةُ [el-ʹurʹuret] (ʹayn’ın zammı ve râ’nın sükûnuyla قُمْقُمَةٌ [ḵumḵumet] vezni üzere) Dağın tepesi, aʹlâ-yı cebel maʹnâsına. Ve deve hörgücünün yüksek yeri. Ve burnun dahi yüksek yerine عُرْعُرَةُ الْأَنْفِ derler. Ve halk yaramazlığına dahi derler; yukâlu: رَكِبَ عُرْعُرَهُ إِذَا سَاءَ خُلُقُهُ كَمَا يُقَالُ رَكِبَ رَأْسَهُ

اَلْعَرْعَرَةُ [el-ʹarʹaret] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Bir oyundur ki oğlancıklar oynar. Ve şîşenin ağzında olan kapağın çıkarmağa dahi derler; yukâlu: عَرْعَرْتُ رَأْسَ الْقَارُورَةِ إِذَا اسْتَخْرَجْتَ صِمَامَهَا Ve ʹarz-ı hâcet etmeğe dahi derler; yukâlu: عَرْعَرْتُ بِكَ حَاجَتِي أَيْ أَنْزَلْتُهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı