el-ʹurevâ΄ ~ اَلْعُرَوَاءُ

Kamus-ı Muhit - العرواء maddesi

اَلْعُرَوَاءُ [el-ʹurevâ΄] (غُلَوَاءُ [ġulevâ΄] vezninde) Isıtma ʹilletinin ibtidâ titremesi zuhûrunda ʹârız olan üşütmek hâletine denir ki mukaddimesidir; yukâlu: أَخَذَتْهُ الْعُرَوَاءُ أَيْ قِرَّةُ الْحُمَّى وَمَسُّهَا فِي أَوَّلِ رِعْدَتِهَا وَيُقَالُ عُرِيَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ فَهُوَ مَعْرُوٌّ إِذَا أَصَابَتْهُ الْعُرَوَاءُ Ve

عُرَوَاءُ الْأَسَدِ [ʹurevâ΄u’l-esed] Arslanın hiss ve hareketine ıtlâk olunur. Ve güneşin sararıp dolanmağa yüz tuttuğu zamânla gecenin mâ-beynine denir ki o hengâmda poyraz yeli gibi serin rüzgâr eser ola; ve minhu yukâlu: أَهْلَكَ الْعُرَوَاءُ وَهِيَ مَا بَيْنَ اصْفِرَاِر الشَّمْسِ إِلَى اللَّيْلِ إِذَا هَاجَتْ رِيحٌ عَرِيَّةٌ

Vankulu Lugatı - العرواء maddesi

اَلْعُرَوَاءُ [el-ʹurevâ΄] (ʹayn’ın zammı ve râ’nın fethi ve elifin meddiyle غُلَوَاءُ [ġulevâ΄] vezni üzere) Isıtmanın bürûdeti ki ibtidâ titrediği hînde olur; yukâlu minhu: عُرِيَ الرَّجُلُ عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ فَهُوَ مَعْرُوٌّ Ve غُلَوَاءُ [ġulevâ΄] ġayn-ı muʹceme ile evvel-i şebâba derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı