اَلْعُرْيَةُ [el-ʹuryet] (ʹayn’ın zammı ve kesriyle) ve
اَلْمُعَرَّى [el-muʹarrâ] ve
اَلْمُعَرَّاةُ [el-muʹarrât] (mîm’lerin zammı ve râ’ların teşdîdiyle) Binâ-i nevʹlerdir, soykunluk ve soyunuş hâletlerine denir; yukâlu: جَارِيَةٌ حَسَنَةُ الْعُرْيَةِ وَالْمُعَرَّى وَالْمُعَرَّاةِ أَيِ الْمُجَرَّدِ Şârih der ki nüshalarda gerçi مَعْرِيٌّ ve مَعْرَاةٌ vâkiʹdir ki مَرْمِيٌّ [mermiyy] ve مَرْمَاةٌ [mermât] veznlerindedir, lâkin Muḩkem’de ve sâ΄irde تَفْعِيلٌ [tefʹîl]den olmak üzere mersûmdur.
اَلْعَرِيَّةُ [el-ʹariyyet] (غَنِيَّةٌ [ġaniyyet] vezninde) Soğuk ve sert yele denir; yukâlu: رِيحٌ عَرِيَّةٌ وَعَرِيٌّ أَيْ بَارِدَةٌ Burada tezkîri شَمَالٌ [şemâl] iʹtibârıyladır.
اَلْعَرِيَّةُ [el-ʹariyyet] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle) Şol hurmâ ağacıdır ki onun sâhibi onu bir muhtâc olan kimseye onun meyvesin alsın diye ʹâriyyeten vere, pes bu فَعِيلَةٌ [faʹîlet] bi-maʹnâ مَفْعُولَة [mefʹûlet] olur. Ve buna hâ-i te΄nîs dâhil oldu, ifrâd bi’z-zikr olunup ʹadâd-ı esmâdan olduğu için, نِطِّيحَةٌ [niṯṯîḩât] ve أَكِيلَةٌ [ekîlet] gibi. Ve نِطِّيحَةٌ [niṯṯîḩat] boynuzla vurulup ölen hayvâna ve أَكِيلَةٌ [ekîlet] cânverler yediği hayvâna derler. Ve eger عَرِيَّةٌ [ʹariyyet]i nahle ile zikr etsen hâ’yı terk edip نَخْلَةٌ عَرِيٌّ dersin.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı