اَلْعُسُولُ [el-ʹusûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْعَسَلَانُ [el-ʹaselân] (fetehâtla) Elde mızrak pek titremek maʹnâsınadır, عَسْلٌ [ʹasel] gibi; yukâlu: عَسَلَ الرُّمْحَ عَسْلًا وَعُسُولًا وَعَسَلَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اشْتَدَّ اهْتِزَازُهُ
اَلْعَسَلَانُ [el-ʹaselân] (fethateynle) Kezâlik yelmek maʹnâsına; yukâlu: عَسِلَ الذِّئْبُ يَعْسَلُ عَسَلًا وَعَسَلَانًا إِذَا أَعْنَقَ وَأَسْرَعَ Ve insânda dahi istiʹmâl olunur. Ve fi’l-hadîsi: “كَذَبَ عَلَيْكَ الْعَسَلُ” أَيْ عَلَيْكَ بِسُرْعَةِ الْمَشْيِ Ve
عَسَلَانٌ [ʹaselân] Gönder titremeğe dahi derler; yukâlu: عَسَلَ الرُّمْحُ عَسَلَانًا إِذَا اهْتَزَّ وَاضْطَرَبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı