اَلْفُرَّةُ [el-furret] (fâ’nın zammıyla) ve
اَلْأُفُرَّةُ [el-ufurret] (zammeteynle ve baʹzen hemze meftûh olur) Harâret-i havânın evvel hengâmına denir ki şiddeti zamânıdır; yukâlu: جَاءَ فِي فُرَّةِ الْحَرِّ وَأَفُرَّتِهِ أَيْ فِي شِدَّتِهِ وَأَوَّلِهِ Ve karışıklık ve şiddet ve mihnet ve maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَ الْقَوْمُ فِي فُرَّةٍ وَأُفُرَّةٍ أَيْ فِي اخْتِلاَطٍ وَشِدَّةٍ
اَلْوَفَارَةُ [el-vefâret] (خَسَارَةٌ [ḣasâret] vezninde) ve
اَلْوَفْرُ [el-vefr] (حَفْرٌ [ḩafr] vezninde) ve
اَلْوُفُورُ [el-vufûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْفِرَةُ [el-firet] (عِدَةٌ [ʹidet] vezninde) Mâl ve metâʹ firâvân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَفُرَ الْمَالُ وَالْمَتَاعُ وَوَفَرَ وَوَفَارَةً وَوَفْرًا وَوُفُورًا وَفِرَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَالثَّانِي إِذَا كَثُرَ Ve
فِرَةٌ [firet] Mâlı çoğaltmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَفَرَ لَهُ الْمَالَ وَفْرًا وَفِرَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَثَّرَهُ ve
وَفْرٌ [vefr] Bir adamın nâmûsunu şetm ve izdirâ ile kesr ve noksân vermeyip medh ve senâ ile muhâfaza eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki ʹırz ve nâmûsunu tâm ve vâfir olarak ibkâ eder; yukâlu: وَفَرَهُ عِرْضَهُ وَفْرًا أَيْ لَمْ يَشْتِمْهُ يَعْنِي كَأَنَّهُ أَبْقَاهُ لَهُ كَثِيرًا طَيِّبًا لَمْ يَنْقُصْهُ بِشَتْمٍ وَعَيْبٍ Ve bir adamın ihsânını baʹde’l-kabûl senâ ve vech-i rızâ ile redd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَفَرَهُ عَطَاءَهُ إِذَا رَدَّهُ عَلَيْهِ وَهُوَ رَاضٍ Ve
وَفْرٌ [vefr] Şol kırbaya ıtlâk olunur ki tamâmıyla bütün bir gönden çıkıp katʹâ bir yerinden kesilip eksilmemiş ola ve ona أَوْفَرُ [evfer] dahi denir; yukâlu: سِقَاءٌ أَوْفَرُ وَوَفْرٌ إِذَا صَارَ لَمْ يُنْقَصْ مِنْ أَدِيمِهِ شَيْءٌ
اَلْفُرَّةُ [el-furret] (fâ’nın zammıyla) Issının evveli, ibtidâ-i harr maʹnâsına. Baʹzılar eyitti: Issının şiddetidir.
وَفْرٌ [vefr] ve
اَلْفِرَةُ [el-firet] (fâ’nın kesriyle عِدَةٌ [ʹidet] vezni üzere) Kezâlik bir yerin otu mükemmel olmak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı