el-ferd ~ اَلْفَرْدُ

Kamus-ı Muhit - الفرد maddesi

اَلْفَرْدُ [el-ferd] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) نِصْفُ الزَّوْجِ [niṡfu’z-zevc] maʹnâsınadır ki çiftin yarısı demektir, Türkîde tek taʹbîr olunur; yukâlu: هَذَا فُرَادَى نِصْفُ الزَّوْجِ Ve yalnız yegâne ve yek-dâne olan şey΄e denir, müttehid maʹsâsına. Cemʹi فِرَادٌ [firâd] gelir fâ’nın kesriyle; yukâlu: هَذَا شَيْءٌ فَرْدٌ أَيْ مُتَّحِدٌ Ve dünyâda misl ve nazîri olmayan kimseye denir, bî-hemtâ maʹnâsına. Cemʹi أَفْرَادٌ [efrâd] ve فُرَادَى [furâdâ] gelir, سُكَارَى [sukârâ] vezninde ki bu gayr-i kıyâs üzeredir, gûyâ ki فَرْدَانِ lafzından cemʹdir ve yukâlu: سَيْفٌ فَرْدٌ أَيْ لاَ نَظِيرَ لَهُ

الفَرْدٌ [ferd] (سَرْدٌ [serd] vezninde) ve

اَلْفَرِدُ [el-ferid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْفَرِيدُ [el-ferîd] ve

اَلْفَرَدُ [el-fered] (fethateynle) ve

اَلْفَرْدَدُ [el-ferded (جَعْفَرٌ [caʹfer] vezninde) Cevher-dâr kılıca vasf olur ki bî-nazîr olur; yukâlu: سَيْفٌ فَرْدٌ وَفَرِدٌ وَفَرِيدٌ وَفَرَدٌ وَفَرْدَدٌ أَيْ ذُو فِرِنْدٍ ve

فَرْدَدُ [Ferded] (جَعْفَرٌ [caʹfer] vezninde) Semerḵand kazâsında bir karye adıdır.

اَلْفَارِدُ [el-fârid] ve

اَلْفَرْدُ [el-ferd] (سَرْدٌ [serd] vezninde ki zikr olundu). Ve

اَلْفَرَدُ [el-fered] (جَبَلٌ [cebel] vezninde) ve

اَلْفَرُدُ [el-ferud] (نَدُسٌ [nedus] vezninde) ve

اَلْفُرُدُ [el-furud] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) ve

اَلْفَرْدَانُ [el-ferdân] (سَحْبَانُ [saḩbân] vezninde) ve

اَلْفَرِيدُ [el-ferîd] (حَلِيمٌ [ḩalîm] vezninde) ve

اَلْفَرُودُ [el-ferûd] (قَبُولٌ [ḵabûl] vezninde) Cümlesi yalnız, münferid maʹnâsınadır. Ve

فَارِدٌ [fârid] Eşcâr-ı sâ΄ireden başkaca alargada nâbit şecere ıtlâk olunur; yukâlu: شَجَرَةٌ فَارِدَةٌ أَيْ مُتَنَحِّيَةٌ يَعْنِي إِنْفَرَدَتْ عَنْ سَائِرِ الْأَشْجَارِ Ve sürüden başkaca olan âhûya ıtlâk olunur; yukâlu: ظَبْيَةٌ فَارِدٌ أَيْ مُنْفَرِدَةٌ عَنِ الْقَطِيعِ Ve

فَارِدٌ [Fârid] bir mevziʹ adıdır. Ve be-gâyet ebyaz ve aʹlâ olan şekere denir; yukâlu: سُكَّرٌ فَارِدٌ أَيْ أَجْوَدُ وَأَبْيَضُ Ve

فَارِدٌ [Fârid] Necd bilâdında bir dağın adıdır.

Vankulu Lugatı - الفرد maddesi

اَلْفَرْدُ [el-ferd] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Tek, وِتْرٌ [vitr] maʹnâsına.

اَلْفَرِيدُ [el-ferîd] (fâ’nın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Bunlar cümleten yalnız maʹnâsınadır, مُنْفَرِدٌ [munferid] gibi; yukâlu: ثَوْرٌ فَرْدٌ وَفَرِدٌ إِلَى آخِرِهِ Ve

فَارِدٌ [fârid] Şol âhûya derler ki sürüden ayrılmış ola. Ve

فَرِيدٌ [ferîd] Şol inciye derler ki ipliğe dizildikte ara yerine gayrı nesne dizilmiş ola. Baʹzılar eyitti: فَرِيدُ الدُّرِّ [ferîdu’d-durr] İncinin gâyet irilerine derler.

اَلْفَرْدُ [el-ferd] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) ve

اَلْفَارِدُ [el-fârid] (râ’nın kesriyle) ve

اَلْفَرِدُ [el-ferid] (kezâlik fâ’nın fethi ve râ’nın kesriyle).

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı