اَلْمُمَارَنَةُ [el-mumârenet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
اَلْمِرَانُ [el-mirân] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Nâka ibtidâ gebe görünüp baʹdehu boş çıkmak, ʹalâ-kavlin buğurlar her çend kendisine çok aşıp lâkin aslâ gebe kalmamak yâhûd tekrâr aşmadıkça gebe kalmaz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَارَنَتِ النَّاقَةُ مُمَارَنَةً وَمِرَانًا إِذَا ظَهَرَ لَهُمْ أَنَّهَا لَاقِحٌ وَلَمْ تَكُنْ أَوِ الَّتِي يَكْثُرُ ضِرَابُهَا ثُمَّ لَا تَلْقَحُ أَوِ الَّتِي لَا تَلْقَحُ حَتَّى يَكُرَّ عَلَيْهِ الْفَحْلُ
اَلْمُرَّانُ [el-murrân] (عُثْمَانُ [ʹušamp;mân] vezninde) Bir nevʹ uzun ve düz şecer adıdır ve bu yabanî kızılcık ağacı olacaktır. Ve
مُرَّانٌ [murrân] Kargı mızraklarına denir.
اَلْمُرَّانُ [el-murrân] (mîm’in zammı ile) Gönder ağacıdır, شَجَرُ الرِّمَاحِ maʹnâsına. Ve bunun tafsîli bâb-ı nûn’da gelir inşâ΄allâhu taʹâlâ, zîrâ âhirinde olan nûn zâ΄id değildir, فُعَّالٌ [fuʹʹâl] vezni üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı