el-merkeb ~ اَلْمَرْكَبُ

Kamus-ı Muhit - المركب maddesi

اَلرُّكُوبُ [er-rukûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْمَرْكَبُ [el-merkeb] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Binmek ve süvâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَكِبَ الْفَرَسَ رُكُوبًا وَمَرْكَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَلاَهُ Ve günâh yâhûd bir nâ-sezâ fiʹl işlemek maʹnâsına istiʹmâl olunur, gûyâ ki fiʹl-i mezbûre rükûb etmiş olur; yukâlu: رَكِبَ الذَّنْبَ إِذَا اقْتَرَفَهُ

اَلْمُرَكَّبُ [el-murekkeb] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Asl ve menbit maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: فُلاَنٌ كَرِيمُ الْمُرَكَّبِ أَيِ اْلأَصْلِ وَالْمَنْبِتِ Ve şol kimseye ıtlâk olunur ki üzerinde gazâ edip nısf-ı ganîmet kendisine ʹâ΄id ve nısfını sâhibine vermek şartıyla at istiʹâre eyleye.

Vankulu Lugatı - المركب maddesi

اَلْمَرْكَبُ [el-merkeb] (mîm’in ve kâf’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) مَرْكَبٌ [merkeb]-i berr ü bahra mütenâveldir, yaʹnî davara ve gemiye ıtlâk olunur.

اَلْمُرَكَّبُ [el-murekkeb] (mîm’in zammı ve kâf’ın fethi ve teşdîdiyle) ve

اَلرَّكِبُ [er-rekib] (râ’nın fethi ve kâf’ın kesriyle) Kaş konmuş yüzük ve temren takılmış ok. Ve

مُرَكَّبٌ [murekkeb] Asla dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ كَرِيمُ الْمُرَكَّبِ أَيْ كَرِيمٌ أَصْلُ مَنْصِبِهِ فِي قَوْمِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı