اَلْمَرْكَزُ [el-merkez] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Dâ΄irenin hâkk-ı vasatına ıtlâk olunur ki nokta-i dâ΄ire taʹbîr olunur; yukâlu: زَاغَ الْفِرْجَارُ مِنَ الْمَرْكَزِ أَيْ وَسَطِ الدَّائِرَةِ Ve bir adamın mevziʹ ve karâr-gâhına ıtlâk olunur; yukâlu: حَلَّ فُلاَنٌ بِمَرْكَزِهِ أَيْ مَوْضِعِهِ وَمَحَلِّهِ Ve ʹaskerin me΄mûr oldukları makarr ve ârâm-gâhlarına ıtlâk olunur; yukâlu: إِنَّ الْجُنْدَ أَخْلَوْا مَرْكَزَهُمْ أَيْ حَيْثُ أُمِرُوا أَنْ يَلْزَمُوهُ
اَلْمَرْكَزُ [el-merkez] (mîm’in ve kâf’ın fethiyle) Dâ΄irenin ortası. Ve
مَرْكَزٌ [merkez] Bir kimsenin durduğu yere dahi derler; yukâlu: أَخَلَّ فُلَانٌ بِمَرْكَزِهِ إِذَا أَخَلَّ فِي مَحَلِّهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı