اَلْبَائِنَةُ [el-bâ΄inet] (kezâlik yâ’nın kesriyle) Şol talâka derler ki onda mürâcaʹat sahîh olmayıp nikâha muhtâc ola; yukâlu: تَطْلِيقَةٌ بَائِنَةٌ Pes بَائِنَةٌ [bâ΄inet] فَاعِلَةٌ [fâʹilet] olur, مَفْعُولَةٌ [mefʹûlet] maʹnâsına. Ve Cevherî’nin bu kelâmında te΄emmül vardır, zîrâ بَائِنَةٌ [bâ΄inet] تَطْلِيقَةٌ [taṯlîḵat]ın sıfatı olucak مَفْعُولٌ [mefʹûl] maʹnâsına hamlin vechi zâhir olmaz, zîrâ kelime-i talâktır, zevceyni birbirinden ayırıcı. Ve
بَائِنَةٌ [bâ΄inet] Şol yaya dahi derler ki kirişinden çok ırak ola.Ve ammâ kirişi ziyâde karîb olup yaya düğümlü olana بَانِيَةٌ [bâniyet] derler, bâ΄-i muvahhadeden sonra nûn’un yâ üzerine takdîmi ile.Bunların ikisi dahi yayda ʹayb ʹadd olunur. Ve بَانِيَةٌ [bâniyet] şol kuyuya dahi derler ki dibi ırak olup vâsiʹ ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı