اَلتَّدَارُكُ [et-tedâruk] (tâ’nın fethi ve râ’nın zammı ile) Bi-maʹnâhu; tekûlu: إِسْتَدْرَكْتُ مَا فَاتَ وَتَدَارَكْتُهُ بِمَعْنًى Ve
تَدَارُكٌ [tedâruk] Kavmin âhiri evveline erişmeğe dahi derler; yukâlu: تَدَارَكَ الْقَوْمُ إِذَا تَلَاحَقُوا أَيْ لَحِقَ آخِرُهُمْ أَوَّلَهُمْ Ve mutlakan لُحُوقٌ [luhûḵ] maʹnâsına da gelir; yukâlu: تَدَارَكَ الثَّرَيَانِ إِذَا أَدْرَكَ ثَرَى الْمَطَرِ ثَرَى الْأَرْضِ Yaʹnî yağmurun nemi yerin nemine vâsıl oldu, yağmur kaʹr-ı zemîne te΄sîr etmekle.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı