التَّلْبِئَةُ [et-telbi΄et] (تَكْمِلَةٌ [tekmilet] vezninde) Davar, memesine ağız getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَبَّأَتِ النَّاقَةُ إِذَا وَقَعَ اللِّبَأُ فِي ضَرْعِهَا وَهِيَ مُلَبِّئٌ Ve
تَلْبِئَةٌ [telbi΄et] تَلْبِيَةٌ [telbiyet] lafzında lügattir ki hacc eden kimse: “لَبَّيْكَ اَللَّهُمَّ لَبَّيْكَ” demekten ʹibârettir; yukâlu: لَبَّأَ بِالْحَجِّ تَلْبِئَةً بِمَعْنَى لَبَّى تَلْبِيَةً Bu maʹnâda gerçi asl, gayr-i mehmûzdur, lâkin ahyânen ʹArablar gayr-i mehmûzu mehmûzen istiʹmâl ederler: حَلَّأْتُ السَّوِيقَ ve رَثَأْتُ الْمَيِّتَ dedikleri gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı