اَلنَّحْرُ [en-naḩr] (بَحْرٌ [baḩr] vezninde) Göğsün yukarısına denir, ser-i sîne maʹnâsına; ʹalâ-kavlin kılâde mevziʹine denir ki boyuna kılâde geçirildikte sarkıp durduğu yerden ʹibarettir. Ve نَحْرٌ [naḩr] lafzı müzekkerdir; cemʹi نُحُورٌ [nuḩûr]dur; yukâlu: ضَرَبَ نَحْرَهُ وَهُوَ أَعْلاَ الصَّدْرِ أَوْ مَوْضِعُ الْقِلاَدَةِ Ve
نَحْرٌ [naḩr] ve
تَنْحَارٌ [tenḩâr] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Bir adamın نَحْرٌ [naḩr]ına vurmak yâ dokunmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَرَهُ نَحْرًا وَتَنْحَارًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَصَابَ نَحْرَهُ Ve göğsün yukarısından boğaz zâhir olacak yere bıçak sokmak maʹnâsınadır ki boğaz çukuru olur. Baʹdehu oradan zebh eylemekte gâlib oldu, zîrâ deveyi ibtidâ oradan zebh ederler; yukâlu: نَحَرَ الْبَعِيرَ إِذَا طَعَنَهُ حَيْثُ يَبْدُو الْحُلْقُومُ مِنْ أَعْلَى الصَّدْرِ [ve]
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı