اَلْحُطَمَةُ [el-ḩuṯamet] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Çok deve sürüsüne ve çok koyun ve keçi sürüsüne denir, uğradıkları nesneleri حَطْمٌ [ḩaṯm] eyledikleri için. Ve pek şiddetli âteşe denir. Ve cehennem esmâsındandır, ʹalâ-kavlin bir kapısının ismidir, derûnuna ilkâ olunanları kesr eylediği için ıtlâk olundu. Ve şol merhametsiz ve şefkatsiz seng-dil çobana denir ki mevâşîyi şiddetle zecr ve darb ederek birbirine katıp kırıp geçirir ola ve ona حُطَمٌ [ḩuṯam] dahi denir,صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve minhu’l-hadîsu: “شَرُّ الرِّعَاءِ اَلْحُطَمَةُ” أَيِ الرَّاعِي اَلظَّلُومُ لِلْمَاشِيَةِ يَهْشِمُ بَعْضَهَا بِبَعْضٍ Ve bu hadîs-i sahîh olmakla Cevherî وَفِي الْمَثَلِ ʹibâretiyle darb-ı mesel olarak îrâd eylemesi vehmdir. Mütercim der ki hadîs olmak mesel olmağa münâfî değildir. “اَلْآنَ حَمِيَ الْوَطِيسُ” gibi. Hattâ Nihâye’de mesel-i madrûb olduğu musarrahtır ve Zemaḣşerî Mustaḵṡâ’da sebt eylemiştir. Ve
حُطَمَةُ [Ḩuṯamet] Esâmîdendir: Ḩuṯame b. Muḩârib dâ΄imâ zırh işler zırhçı bir adam idi,دُرُوعٌ حُطَمِيَّاتٌ ona mensûbdur yâhûd süyûfu kesr eden kavî ve metîn zırhlar demektir yâhûd bâfteleri enli ağır zırhlara ıtlâk olunur.
اَلْحُطَمَةُ [el-ḩuṯamet] (ḩâ’nın zammı ve ṯâ’nın fethiyle) Esmâ΄-i nârdandır, zîrâ nâr kendiye ilkâ olunan nesneyi kesr edip zâyiʹ eder. Ve
حُطَمَةٌ [ḩuṯamet] Kesîrü’l-ekl olan kimseye de derler; yukâlu: رَجُلٌ حُطَمَةٌ إِذَا كَانَ كَثِيرَ الْأَكْلِ Ve
حُطَمٌ [ḩuṯam] ve
حُطَمَةٌ [ḩuṯamet] Hayvâna şefkati az olan kimseye de derler, şöyle ki hayvânâtı zecr edip birbirine katmakla münkesir kıla. Ve fi’l-meseli: “شَرُّ الرِّعَاءِ الْحُطَمَةُ” Ve رِعَاءٌ [riʹâ΄] râ’nın kesriyle رَاعِي [râʹî]nin cemʹidir, çoban maʹnâsına. Ve
حُطَمَةٌ [ḩuṯamet] Elliden yüze varınca olan deve sürüsü. Ve bunlara حُطَمَةٌ [ḩuṯamet] dediler, her neye uğrarlar ise münkesir kıldıklarından ötürü.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı