اَلدُّرَّةُ [ed-durret] (dâl’ın zammıyla) Büyük inci dânesine denir, لُؤْلُؤَةٌ عَظِيمَةٌ [lu΄lu΄et ʹażîmet] maʹnâsına. Cemʹ-i cinsi, دُرٌّ [durr]dur ve cemʹ-i sîgı دُرَرٌ [durer] gelir, غُرَفٌ [ġuref] gibi ve دُرَّاتٌ [durrât] gelir, cemʹ-i mü΄ennes-i sâlim bünyesiyle. Ve
دُرَّةُ [Durret] Ebû Leheb’in ve Ebû Seleme’nin kızları ismidir ki sahâbiyyelerdir. İşbu ziyâ΄ maʹnâsına olan دُرٌّ [durr] vech-i mezkûr üzere sütün parıldamasından me΄hûzdur ve inci maʹnâsına olan دَرَّةٌ [durret] ziyâ΄ maʹnâsından münşaʹibdir.
اَلدِّرَّةُ [ed-dirret] (dâl’ın kesriyle) Bu dahi süte denir; yukâlu: نَاقَةٌ ذَاتُ دِرَّةٍ أَيْ لَبَنٍ Ve
دِرَّةٌ [dirret] İsm olur, sütün çok olup memeden akmasına denir; yukâlu: مَا أَغْزَرَ دِرَّتَهَا أَيْ سَيَلاَنَهُ وَكَثْرَتَهُ Ve
دِرَّةٌ [dirret] Türkîde tahrîfle tura dedikleri şey΄e denir ki kamçı gibi onunla darb ederler; kırbaca da ıtlâk olunur.
اَلدِّرَّةُ [ed-dirret] (dâl’ın kesriyle) Şol nesnedir ki onunla darb olunur, ʹâmme tahrîf edip tura derler. Ve
دِرَّةٌ [dirret] Kezâlik sütün çok olup akmasına derler. Ve
دِرَّةٌ [dirret] Sürʹatle seğirtmeğe de derler; yukâlu: لِلسَّاقِ دِرَّةٌ أَيِ اسْتِدْرَارٌ لِلْجَرْيِ Ve revâc maʹnâsına da gelir, yukâlu: لِلسُّوقِ دِرَّةٌ أَيْ نَفَاقٌ ve نَفَاقٌ [nefâḵ] nûn’un fethiyle revâca derler. Ve buluttan yağmur dökülmeğe dahi derler; yukâlu: لِلسَّحَابِ دِرَّةٌ أَيْ صَبٌّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı