ʹaṯf ~ عَطْفٌ

Kamus-ı Muhit - عطف maddesi

اَلْعِطْفُ [el-ʹiṯf] (ʹayn’ın kesriyle) Bir şey΄in bir cânibine denir, iki cânibine عِطْفَانِ [ʹiṯfân] denir. Ve

عِطْفُ الطَّرِيقِ [ʹiṯfu’ṯ-ṯarîḵ] قَارِعَةُ طَرِيقٍ [ḵâriʹatu ṯarîḵ] maʹnâsınadır; tekûlu: تَنَحَّ عَنْ عِطْفِ الطَّرِيقِ أَيْ عَنْ قَارِعَتِهِ Bunda ʹayn’ın fethiyle de müstaʹmeldir. Ve

عِطْفُ الْقَوْسِ [ʹiṯfu’l-ḵavs] Yayın köşesine ıtlâk olunur. Ve

عِطْفٌ [ʹiṯf] Yana ıtlâk olunur, جَنْبٌ [cenb] maʹnâsına; ve minhu yukâlu: هُوَ يَنْظُرُ فِي عِطْفَيْهِ أَيْ هُوَ مُعْجِبٌ ve yukâlu: جَاءَ ثَانِيَ عِطْفِهِ أَيْ رَخِيَّ الْبَالِ يَعْنِي وَاسِعَ الْقَلْبِ أَوْ لاَوِيًا عُنُقَهُ أَوْ مُتَكَبِّرًا مُعْرِضًا ve yukâlu: ثَنَى عَنِّي عِطْفَهُ أَيْ أَعْرَضَ ve yukâlu: تَعَوَّجَ الْفَرَسُ فِي عِطْفَيْهِ أَيْ تَثَنَّى يَمْنَةً وَيَسْرَةً Yaʹnî “At sağına ve soluna eğilip bükülerek yürüdü.” Niteki ahırdan çıkmış perverde atın şîvesidir. Ve

عِطْفٌ [ʹiṯf] Koltuğa ıtlâk olunur, إِبْطٌ [ibṯ] maʹnâsına.

Vankulu Lugatı - عطف maddesi

اَلْعَطْفُ [el-ʹaṯf] (ʹayn’ın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Meyl etmek; tekûlu: عَطَفْتُ إِذَا مِلْتَ Ve

عَطْفٌ [ʹaṯf] Ağacı eğmeğe dahi derler; tekûlu: عَطَفْتُ الْعُودَ فَانْعَطَفَ Ve

عَطْفٌ [ʹaṯf] Bir nesneyi iki kat etmeğe dahi derler; tekûlu: عَطَفْتُ الْوِسَادَةَ إِذَا ثَنَيْتَهَا Ve وِسَادَةٌ [visâdet] yastığa derler bâlîn maʹnâsına. Ve

عَطْفٌ [ʹaṯf] Şefkat etmeğe de derler; tekûlu: عَطَفْتُ عَلَيْهِ إِذَا أَشْفَقْتَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı