اَلْعَضْلُ [el-ʹaḋl] (فَضْلٌ [faḋl] vezninde) Bir adamı sıkıştırıp tazyîk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَضَلَ عَلَيْهِ عَضْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ضَيَّقَ Ve bir adamın işi pek düşvâr ve şedîd olmak maʹnâsınadır, gûyâ ki kendisini tazyîk eder; yukâlu: عَضَلَ بِهِ الْأَمْرُ إِذَا اشْتَدَّ Ve
عَضْلٌ [ʹaḋl] ve
عِضْلٌ [ʹiḋl] ve
عِضْلَانٌ [ʹiḋlân] (ʹayn’ların kesriyle) Bir kimse bir hatunu ere varmaktan zulmen menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَضَلَ الْمَرْأَةَ عَضْلًا وَعِضْلًا وَعِضْلَانًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا مَنَعَهَا الزَّوْجَ ظُلْمًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı