Mü΄ellif Baṡâ΄ir’de مَعْرِفَةٌ [maʹrifet]i إِدْرَاكُ الشَّيْءِ بِتَفَكُّرٍ وَتَدَّبُّرٍ لِأَثَرِهِ ʹunvânıyla taʹrîf edip ve عِلْمٌ [ʹilm]i hakk-ı maʹrifetle taʹrîf ve عِلْمٌ [ʹilm] eʹamm olduğunu tansîs eylemiştir. Ve Râġib’in beyânına göre مَعْرِفَةٌ [maʹrifet]in mukâbili إِنْكَارٌ [inkâr] ve عِلْمٌ [ʹilm]in mukâbili جَهْلٌ [cehl]dir. Ve مَعْرِفَةٌ [maʹrifet] bi’t-tefekkür bilmek olmakla يَعْرِفَهُ اللهُ kavli Hak taʹâlâya nisbeti câ΄iz olmaz, belki يَعْلَمُهُ اللهُ demek lâzımdır, zîrâ عِلْمٌ [ʹilm] bir şey΄in hakîkatini bilmekten ʹibârettir, gerek huzûrî olsun ʹilm-i ilâhî gibi ve gerek husûlî olsun, ʹilm-i ʹibâd gibi. Ve عِلْمٌ [ʹilm] vech-i dikkat üzere bilmeye de ıtlâk olunur, شُعُورٌ [şuʹûr] ve فِطْنَةٌ [fiṯnat] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve mü΄ellifînin iʹtikâd-ı câzim ü mutâbık ile de taʹrîfleri maʹnâ-yı lügavîden müstefâddır, niteki Mufredât-ı Râġib’de bi’l-işâre meşrûhtur. İntehâ. Ve
عِلْمٌ [ʹilm] Bir adam fî-nefsihi bilir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَلِمَ هُوَ فِي نَفْسِهِ إِذَا كَانَ يَعْلَمُ
اَلْعُلْمَةُ [el-ʹulmet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) ve
اَلْعَلَمُ [el-ʹalem] (fethateynle) ve
اَلْعَلَمَةُ [el-ʹalemet] (fethateynle) Üst dudakta olan yarıklığa ʹalâ-kavlin bir tarafında olan yarıklığa denir; yukâlu: بِهِ عُلْمَةٌ وَعَلَمٌ وَعَلَمَةٌ أَيْ شَقٌّ فِي شَفَتِهِ الْعُلْيَا أَوْ فِي أَحَدِ جَانِبَيْهَا Ve
عَلَمٌ [ʹalem] (fethateynle) Bu maʹnâda masdar olur; yukâlu. عَلِمَ الرَّجُلُ عَلَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ فِي شَفَتِهِ عُلْمَةٌ
اَلْعَلَمُ [el-ʹalem] (fethateynle) ʹAlâmet. Ve
عَلَمٌ [ʹalem] Dağa dahi derler, cebel maʹnâsına. Ve
عَلَمٌ [ʹalem] Kaftana kıldıkları ʹalâmete dahi derler. Ve
عَلَمٌ [ʹalem] Sancağa dahi derler, رَايَةٌ [râyet] maʹnâsına. ve
عَلَمٌ [ʹalem] Bir kimsenin üst dudağı yarık olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَلِمَ الرَّجُلُ يَعْلَمُ عِلْمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ أَعْلَمَ Yaʹnî yukarı dudağı yarık olsa.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı