اَلْفُنُوكُ [el-funûk] (zammeteynle) ʹİnâd etmek, Kisâ΄î ve Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere; yukâlu: فَنَكَ فِي هَذَا الْأَمْرِ يَفْنُكُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ فُنُوكًا إِذَا لَجَّ فِيهِ Ve bir yerde ikâmet etmeğe dahi derler, Umevî rivâyeti üzere; yukâlu: فَنَكَ بِالْمَكَانِ فُنُوكًا إِذَا أَقَامَ بِهِ Ve
فُنُوكٌ [funûk] Muttasıl taʹâmı yiyip ondan bir nesne terk etmemeğe dahi derler; yukâlu: فَنَكَ فِي الطَّعَامِ يَفْنُكُ فُنُوكًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا اسْتَمَرَّ عَلَى أَكْلِهِ وَلَمْ يَعَفْ مِنْهُ شَيْئًا Ve عِيَافٌ [ʹiyâf] kesr-i ʹayn’la taʹâmı kerîh görmeğe derler. Ve bunda bir lügat dahi vardır ki o فَنِكَ فِي الطَّعَامِ فُنُوكًا dir, bâb-ı râbiʹden.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı