Kamus-ı Muhit - كحل maddesi

كُحْلٌ [Kuḩl] (قُفْلٌ [ḵufl] vezninde) Bir mevziʹdir.

اَلْكَحْلُ [el-kaḩl] (kâf’ın fethiyle) Göze sürme çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَحَلَ الْعَيْنَ كَحْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْأَوَّلِ إِذَا جَعَلَ الْكُحْلَ فِي عَيْنِهِ Ve

كَحْلُ [kaḩl] (harf-i taʹrîfle ve mücerred olarak) Semânın ismidir, gök maʹnâsına ve maʹrife olarak كَحْلَةُ [kaḩlet] dahi ism-i semâdır te΄nîs ve taʹrîfle; bu gayr-i munsarıftır; yukâlu: أَمْسَكَتْ عَلَيْهِمْ كَحَلْةُ وَالْكَحْلُ وَكَحْلٌ أَيِ السَّمَاءُ Ve

كَحْلٌ [kaḩl] Yıl kıtlık olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَحَلَتِ السَّنَةُ كَحْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا اشْتَدَّتْ Ve nâsa kıtlık erişmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَحَلَتِ السِّنُونَ الْقَوْمَ إِذَا أَصَابَتْهُمْ Ve

كَحْلٌ [kaḩl] (munsarıf ve gayr-i munsarıf olarak) Kıtlık yıla denir; yukâlu: أَصَابَهُمْ كَحْلٌ وَأَصَابَتْهُمْ كَحْلُ أَيِ السَّنَةُ الشَّدِيدَةُ Ve

كَحْلٌ [kaḩl] Pek kıtlık olmağa denir; yukâlu: صَرَّحَتْ هَذِهِ السَّنَةُ كَحْلًا أَيْ شِدَّةَ الْمَحْلِ

Vankulu Lugatı - كحل maddesi

اَلْكُحْلُ [el-kuḩl] (kâf’ın zammı ve ḩâ’nın sükûnuyla) Sürme ki göze çekerler. Ve

كُحْلٌ [kuḩl] Mâl-ı kesîre dahi derler, Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere; yukâlu: لِفُلَانٍ كُحْلٌ أَيْ مَالٌ كَثِيرٌ

كَحْلٌ [kaḩl] (kâf’ın fethi ve ḩâ’nın sükûnu ile) Kıtlık yılı, sene-i mücdibe maʹnâsına. Ve bu maʹrifedir,buna elif-lâm dâhil olmaz,binâ΄enʹalâ-zâlik gâh munsarıf olur ve gâh olmaz. Ve

كَحْلٌ [kaḩl] Kıtlık erişmeğe de derler; yukâlu: كَحَلَتْهُمُ السِّنُونَ أَيْ أَصَابَتْهُمْ Ve Umevî eyitti: كَحْلٌ [kaḩl] göğe dahi derler, âsumân maʹnâsına; ve yukâlu: صَرَّحَتْ كَحْلُ إِذَا لَمْ يَكُنْ فِي السَّمَاءِ غَيْمٌ Ve

كَحْلٌ [Kaḩl] Bir maʹrûf sığırın dahi ismidir. Ve min emsâlihim: “بَاءَتْ عَرَارِ بِكَحْلٍ” إِذَا قُتِلَ الْقَاتِلُ بِمَقْتُولِهِ Ve rivâyet olunur ki ʹArâr ile Kaḩl iki sığır imiş,birisi birin katl eylemiş. Ve öbürün dahi katl ettilerinde “بَاءَتْ عَرَارِ بِكَحْلٍ” demişler. Ve bu kısâs olunmağa derler. Ve

كَحْلٌ [kaḩl] Göze sürme çekmeğe de derler; yukâlu: كَحَلْتُ عَيْنِي