اَلْجَنَسُ [el-cenes] (fethateynle) Donmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَنِسَ الْمَاءُ جَنَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا جَمَدَ
اَلْجَنْسُ [el-cens] (cîm’in fethi ve nûn’un sükûnuyla) Tâze hurmânın her yeri olup kemâl bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَنَسَتِ الرُّطَبَةُ جَنْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا نَضِجَ كُلُّهَا يَعْنِي كَأَنَّهَا صَارَتْ جِنْسًا وَاحِدًا
اَلْجِنْسُ [el-cins] (cîm’in kesriyle) Eşyâdan bir sınf ve kısma denir. Ve bu نَوْعٌ [nevʹ]den eʹamdır. Meselâ deve kısmı behâ΄imden bir جِنْسٌ [cins]tir. Ve tüylü deve, mutlakan deve جِنْسٌ [cins]inden bir نَوْعٌ [nevʹ]dir. Cemʹi أَجْنَاسٌ [ecnâs] gelir ve جُنُوسٌ [cunûs] gelir.
اَلْجِنْسُ [el-cins] (cîm’in kesri ve nûn’un sükûnuyla) Bir kısm nesnedir. Ve bu نَوْعٌ [nevʹ]den eʹamdır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı