mekinât ~ مَكِنَاتٌ

Vankulu Lugatı - مكنات maddesi

اَلْمَكِنَاتُ [el-mekinât] (Kezâlik vezn-i mezbûr üzere) Cemʹi. Ve fi’l-hadîsi: “أَقِرُّوا الطَّيْرَ عَلَى مَكِنَاتِهَا وَمَكِنَاتِهَا” بِضَمِّ الْكَافِ أَيْضًا Ve ʹArâb tâ΄ifesinden Ebû Ziyâd el-Kilâbî ve gayrı eyitti: Biz مَكِنَاتٌ [mekinât]ı kuş yuvası maʹnâsına bilmeziz belki kuş yuvası maʹnâsına وَكِنَاتٌ [vekinât]tır ve مَكِنَاتٌ [mekinât] keler yuvası maʹnâsınadır dedi. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: مَكِنَاتٌ [mekinât]ı وَكِنَاتٌ [vekinât] maʹnâsına istiʹmâl câ΄izdir, kuş yuvasın keler yuvasına teşbîhen, nitekim مَشَافِرُ الْحَبَشِيِّ [meşâfiru’l-ḩabeşiyy] derler hâlâki مَشَافِرُ [meşâfir] deve dudağına derler. Ve أَظْفَارٌ [ażfâr] arslan tırnaklarına ıtlâk olunur, hâlâ ki arslan tırnaklarına مَخَالِبُ [meḣâlib] derler. Ve Ebû ʹUbeyde eyitti: Muhtemeldir ki murâd عَلَى أَمْكِنَتِهَا demek olu, yaʹnî “Tuyûru şol mevâziʹ üzere mukarrer kılın ki Hakk taʹâlâ onlara onu taʹyîn etmiştir, pes onları ondan menʹ etmen, zîrâ onlar lâ-yudırr ve lâ-yenfaʹ kısmındandır, o mekândan âhar mekâna tecâvüz etmezler.” Ve

مَكِنَاتٌ [mekinât] İstikâmet-i ahvâl maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: اَلنَّاسُ عَلَى مَكِنَاتِهِمْ أَيْ عَلَى اسْتِقَامَتِهِمْ فِي الْأَحْوَالِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı