اَلْإِدْبَارُ [el-idbâr] (hemzenin kesriyle) Yağır etmek; yukâlu: أَدْبَرَهُ الْقَتَبُ Ve
إِدْبَارٌ [idbâr] Bir kimsenin davarı yağır olmağa da derler; yukâlu: أَدْبَرَ الرَّجُلُ إِذَا دَبِرَ بَعِيرُهُ Ve
إِدْبَارٌ [idbâr] Gitmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَدْبَرَ النَّهَارُ أَيْ ذَهَبَ Ve bâlig olmağa dahi derler; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ﴾ (المدثر 33) عَلَى قِرَاءَةٍ Ve دَبُورٌ [debûr] yeline dâhil olmağa da derler; yukâlu: أَدْبَرُوا أَيْ دَخَلُوا فِي الدَّبُورِ ve
إِدْبَارٌ [idbâr] إِقْبَالٌ [iḵbâl]in nakîzidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı