اَلتَّطَاوُلُ [et-teṯâvul] (tâ’nın fethi ve vâv’ın zammı ile) Bi-maʹnâhu; yukâlu: إِسْتَطَالَ عَلَيْهِ إِذَا تَطَاوَلَ Ve
إِسْتِطَالَةٌ [istiṯâlet] Husamâ katl ettiğinden ziyâde katl etmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَطَالُوا عَلَيْهِمْ إِذَا قَتَلُوا مِنْهُمْ أَكْثَرَ مِمَّا كَانُوا قَتَلُوا Ve gâh إِسْتَطَالَ [isteṯâle] طَالَ [ṯâle] maʹnâsına da istiʹmâl olunur. Ve تَطَاوُلٌ [teṯâvul], تَطَالُلٌ [teṯâlul] maʹnâsına da istiʹmâl olunur ki تَطَالُلٌ [teṯâlul] bir kimse bir nesneden ırak olmağın boynunu uzatıp bakmağa derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı