el-ḩubbes ~ اَلْحُبَّسُ

Kamus-ı Muhit - الحبس maddesi

اَلْحُبَّسُ [el-ḩubbes] (رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde) Bu dahi piyâdelere denir, رَجَّالَةٌ [reccâlet] maʹnâsına.

اَلْحُبُسُ [el-ḩubus] (zammeteynle) Piyâde gürûhuna ıtlâk olunur, süvârîlerden geri kaldıkları için; yukâlu: فِي الْجَيْشِ حُبُسٌ كَثِيرٌ أَيْ رَجَّالَةٌ Ve takarrüb-i ilâhî kasdıyla vakf olunmuş nesnelere denir, eşcâr ve bâgât ve ʹakâr gibi ki aslı beyʹ ve irs ve rehn makûlesi hâlâttan habs ve gallât ve hâsılâtı tesbîl olunur; yukâlu: إِحْتَبَسَ حُبُسًا وَهُوَ كُلُّ شَيْءٍ وَقَفَهُ صَاحِبُهُ مِنْ نَخْلٍ أَوْ كَرْمٍ وَغَيْرِهَا يُحَبَّسُ أَصْلُهُ وَتُسَبَّلُ غَلَّتُهُ

اَلْحَبْسُ [el-ḩabs] (ḩâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve

اَلْمَحْبَسُ [el-maḩbes] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Menʹ eylemek maʹnasınadır ki alıkomak olacaktır; yukâlu: حَبَسَهُ حَبْسًا وَمَحْبَسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَنَعَهُ يَعْنِي ضِدُّ خَلاَّهُ Ve

حَبْسٌ [ḩabs] Şecâʹat maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ حَبْسٌ أَيْ شَجَاعَةٌ Ve bir mevziʹ yâhûd bir cebel adıdır; bunda ḩâ’nın kesriyle de zebân-zeddir. Ve büyük dağa denir. Ve guzât için fî sebîlillâh at vakf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَبَسَ الْفَرَسَ إِذَا جَعَلَهُ مَوْقُوفًا فِي سَبِيلِ اللهِ تَعَالَى Ve yatacak firâşı çarşaf ile örtmek maʹnâsınadır; tekûlu: حَبَسْتُ الْفِرَاشَ بِالْمِحْبَسِ إِذَا سَتَرْتَهُ

اَلْحِبْسُ [el-ḩibs] (ḩâ’nın kesriyle) Şol ağaçlara ve taşlara denir ki suyu alıkoymak için önünü onlar ile sedd ederler; ḩâ’nın fethiyle de câ΄izdir. Ve مَصْنَعَةٌ [maṡnaʹat] tarzında olan yere denir ki onda su irkilir. Ve hevdec ve mihaffe kuşağına denir. Ve dest-mâle ve makremeye denir; yukâlu: مَسَحَ وَجْهَهُ بِالْحِبْسِ أَيْ الْمِقْرَمَةِ Ve yatak firâşı üzere tarh olunan çarşafa denir ki onun üzerine yatıp uyurlar. Ve şol suya denir ki mâddesi olmayıp oradan buradan gelip birikmiş ola; yukâlu: هَذَا الْمَاءُ حِبْسٌ أَيْ مَجْمُوعٌ لاَ مَادَّةَ لَهُ Ve şol gümüş bileziğe denir ki ʹArablar bir mikdâr sırımı toplayıp onu vasatına geçirirler, geceler çadırın derûnu nevʹan onun perteviyle rûşence olmak için.

Vankulu Lugatı - الحبس maddesi

اَلْحُبْسُ [el-ḩubs] (ḩâ’nın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Kezâlik vakf olunan nesne.

اَلْحَبْسُ [el-ḩabs] (ḩâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi alıkomak, تَخْلِيَةٌ [taḣliyet]in mukâbilidir.

اَلْحِبْسُ [el-ḩibs] (ḩâ’nın kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Şol ağaçlar yâhûd şol taşlardır ki su akıntısına yaparlar, suyu menʹ etmek için tâ ki kavm o sudan içip davarların suvaralar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı