el-ḩibret ~ اَلْحِبْرَةُ

Kamus-ı Muhit - الحبرة maddesi

اَلْحُبْرَةُ [el-ḩubret] (ḩâ’nın zammıyla) Bu dahi dişlere ʹârız olan sufrete denir. Ve baʹzı büyük ağaçlarda şol tomruk gibi budak diplerinde olan yumru ʹukdeye denir ki katʹ edip kavata ve kersen ve çanak makûlesi baʹzı kaplar düzerler.

اَلْحِبَرَةُ [el-Ḩiberet] (عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde) Esâmîdendir.

اَلْحِبِرُ [el-ḩibir] (kesreteynle) ve

اَلْحِبِرَةُ [el-ḩibiret] (hâ’yla) Bunlar da dişlere ʹârız olan sufrete denir.

اَلْحَبْرَةُ [el-ḩabret] (ḩâ’nın fethiyle) Bu dahi dişlere ʹârız olan sufrete denir. Ve ferah ve meserret maʹnâsına masdar olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve niʹmet ve refâh maʹnâsınadır ki masdardır. Ve cennette olan semâʹ ve nagme ve terâneye denir ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ﴾ أَيْ يُسَرُّونَ وَقِيلَ يُنَعَّمُونَ وَيُكْرَمُونَ وَفَسَّرَ الزَّجَّاجُ بِالسَّمَاعِ فِي الْجَنَّةِ Ve

حَبْرَةٌ [ḩabret] Her hûb ve dil-keş nagme ve terâneye denir; tekûlu: سَمِعْتُ حَبْرَةً أَيْ نَغْمَةً حَسَنَةً Ve bir nesneyi vasf-ı cemîlde mübâlaga eylemek maʹnâsınadır; ve minhu yukâlu: تُحْبَرُونَ أَيْ تُكْرَمُونَ إِكْرَامًا يُبَالَغُ فِيهِ

Vankulu Lugatı - الحبرة maddesi

اَلْحِبْرَةُ [el-ḩibret] (ḩâ’nın kesriyle) Dişler dibinde olan sarılıktır, قَلَحٌ [ḵalaḩ] maʹnâsına, nitekim bâb-ı ḩâ’da قَلَحٌ [ḵalaḩ] tefsîri mürûr etmiştir.

اَلْحِبَرَةُ [el-ḩiberet] (ḩâ’nın kesri ve bâ’nın fethiyle عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezni üzere) Bürd-i Yemânîye derler ki maʹrûf kumaştır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı