el-Ḩibirr ~ اَلْحِبِرُّ

Kamus-ı Muhit - الحبر maddesi

اَلْحِبِرُ [el-ḩibir] (kesreteynle) ve

اَلْحِبِرَةُ [el-ḩibiret] (hâ’yla) Bunlar da dişlere ʹârız olan sufrete denir.

اَلْحِبْرُ [el-ḩibr] (ḩâ’nın kesri ve bâ’nın fethiyle) Yazı yazacak mürekkebe denir, نِقْسٌ [niḵs] maʹnâsına.

اَلْحَبِرُ [el-ḩabir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْحَبِيرُ [el-ḩabîr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Tâze ve cedîd şey΄e denir; yukâlu: شَيْءٌ حَبِرٌ وَحَبِيرٌ أَيْ نَاعِمٌ جَدِيدٌ Ve

حَبِيرٌ [ḩabîr] Şol sehâba denir ki kaplan postu gibi câ-be-câ alaca ola ki yağmurunun kesretinden öylece görünür. Ve alaca münakkaş kumaşa denir; yukâlu: بُرْدٌ حَبِيرٌ أَيْ مُوَشَّى Ve yeni sevbe denir; yukâlu: ثَوْبٌ حَبِيرٌ أَيْ جَدِيدٌ [Ve] حَبِيرٌ [ḩabîr] kelimesinin cemʹi حُبْرٌ [ḩubr] gelir, ḩâ’nın zammıyla. Ve

حَبِيرٌ [Ḩabîr] ʹArabdan bir batn adıdır. Ve bir şâʹir ismidir. Cevherî حَبِيرٌ [ḩabîr] devenin ağızında olan köpüğe de denir diye tefsîri galattır, savâb olan onda خَبِيرٌ [ḣabîr] olmaktır ḣâ-yı muʹceme ile. Şârih der ki İbn Sîde ikisini dahi tasrîh eyleyip nihâyet iʹcâmı tercîh eylemiştir.

اَلْحَبَرُ [el-ḩaber] (fethateynle) Bir adamın dişleri sararmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَبِرَتْ أَسْنَانُهُ حَبَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا قَلِحَتْ Ve mesrûr ve şâdumân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَبِرَ الرَّجُلُ إِذَا سُرَّ Ve eser maʹnâsınadır. Ve eser ve nişâne kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: حُبِرِ جِلْدُهُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا ضُرِبَ فَبَقِيَ أَثَرُهُ Ve mecrûh olan ʹuzvun kemiğinde ʹukde kalarak onulmak maʹnâsınadır; yukâlu: حُبِرَتْ يَدُهُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا بَرِئَتْ عَلَى عُقْدَةٍ فِي الْعَظْمِ Ve menbit yerin nebâtı firâvân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَبِرَتِ الْأَرْضُ الْمِحْبَارُ إِذَا كَثُرَ نَبَاتُهَا Ve yara nüks edip ağızı kapanmak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin onulup yerinde eser ve nişâneleri kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَبِرَ الْجُرْحُ إِذَا نُكِسَ وَغَفِرَ أَوْ بَرَأَ وَبَقِيَتْ لَهُ آثَارٌ

اَلْحَبْرُ [el-ḩabr] (ḩâ’nın fethiyle) Zikr olunduğu üzere ʹâlim yâhûd sâlih maʹnâsınadır, meksûre gibi. Ve dişlerin beyâzına ʹârız olan sufrete denir. Ve sevinmek, ferah ve sürûr maʹnâsınadır; حُبُورٌ [ḩubûr] ve حَبْرَةٌ [ḩabret] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve niʹmet ve vüsʹat-i ʹayş u refâh maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - الحبر maddesi

اَلْحِبِرُّ [el-Ḩibirr] (ḩâ’nın ve bâ’nın kesriyle ve râ’nın teşdîdiyle) Bir şehrin ismidir.

اَلْحِبَرُ [el-ḩiber] (ḩâ’nın kesri ve bâ’nın fethiyle) Cemʹi. Ve

اَلْحِبَرَاتُ [el-ḩiberât] Cemʹidir. Ve

اَلْحِبْرَاتُ [el-ḩibrât] Kezâlik cemʹidir.

اَلْحِبِرُ [el-ḩibir] (kesreteynle) حِبْرَةٌ [ḩibret]in cemʹi, hâ΄yı âhirinde tarh etmekle, nitekim kıyâs budur.

اَلْحِبْرُ [el-ḩibr] (ḩâ’nın kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Mürekkeb ki onunla yazı yazarlar. Ve

حِبْرٌ [ḩibr] Esere dahi derler.

اَلْحَبَرُ [el-ḩaber] (fethateynle) Diş dibi sararmak; yukâlu: حَبِرَتْ أَسْنَانُهُ يَحْبَرُ حَبَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ مِثْلُ تَعِبَ يَتْعَبُ تَعَبًا أَيْ قَلِحَتْ Ve

حَبَرٌ [ḩaber] Yara tâzelenmeğe dahi derler; yukâlu: حَبِرَ الْجُرْحُ حَبَرًا أَيْنُكِسَ Ve Kisâ΄î eyitti: Yara onulup eseri bâkî kalmağa derler. Ve meserret bulmağa dahi derler, nitekim bu kelâmda vâkiʹ olmuştur: “اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَعْطَى الْحَبَرْ” demişler ki حَبَرٌ [ḩaber] me΄hûzdur, ʹArabların حَبَرَنِي هَذَا الْأَمْرُ حَبَرًا kelâmından. Ve bâ tahrîk olunmuştur, aslında sâkin iken.

اَلْحَبْرُ [el-ḩabr] (ḩâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Masdardır, hüsn ve cemâl sâhibi olmak maʹnâsına, pes ḩâ’nın kesriyle ism olur fethiyle masdar olur; kâne min kavlihim: حَبَرْتُهُ حَبْرًا إِذَا أَحْسَنْتَهُ Ve

حَبْرٌ [ḩabr] Kezâlik sürûr maʹnâsına da gelir. Ve münaʹʹam kılmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: حَبَرَهُ يَحْبُرُهُ بِالضَّمِّ حَبْرًا وَحَبْرَةً Ve kâlallâhu taʹâlâ: ﴿فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ﴾ (الروم 15) أَيْ يُنَعَّمُونَ وَيُكَرَّمُونَ وَيُسَرُّونَ Ve

حَبْرٌ [ḩabr] Yahûdîlerin ʹâlimine dahi derler. Kaʹbu’l-Aḩbâr bundan me΄hûzdur baʹzı rivâyette.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı