el-ḩaṡl ~ اَلْحَصْلُ

Kamus-ı Muhit - الحصل maddesi

اَلْحَصْلُ [el-ḩaṡl] (تَمْرٌ [temr] vezninde) حَصَلٌ [ḩaṡal] ile maʹnâ-yı evvelde mürâdiftir.

اَلْحَصَلُ [el-ḩaṡal] (fethateynle) Dâbbe toprak yâhûd çakıl yiyip cevfinde kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَصِلَتِ الدَّابَّةُ حَصَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَكَلَتِ التُّرَابَ أَوِ الْحَصَى فَبَقِيَ فِي جَوْفِهَا Ve mesânede taş peydâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَصِلَ الصَّبِيُّ إِذَا وَقَعَ الْحَصَى فِي أُنْثَيَيْهِ Ve

حَصَلٌ [ḩaṡal] Hurmâ koruğuna denir pekişmezden akdem, ʹalâ-kavlin pekişip değirmilendiği hengâmda ıtlâk olunur. Ve hurmânın ibtidâ tomurcuklanıp çıkan çiçeği koruğuna denir sararmağa başladıkta. Ve buğdaydan ayırtlanıp atılan nesneye denir ki زُوَانٌ [zuvân] ve karamuk gibi nesnelerdir. Ve harman yerinde temizlendikten sonra kalan çeç ve pâk galleye denir.

Vankulu Lugatı - الحصل maddesi

اَلْحَصَلُ [el-ḩaṡal] (fethateynle) Zikr olunan otun toprağın ekl etmekle atın karnı ağrımak; yukâlu: حَصِلَ الْفَرَسُ حَصَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَى بَطْنَهُ مِنْ أَكْلِ تُرَابِ هَذَا النَّبْتِ Ve

حَصَلٌ [ḩaṡal] Hurmâ koruğuna dahi derler, berk olmazdan ve birbirinden imtiyâz bulmazdan evvel.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı