raḋm ~ رَضْمٌ

Kamus-ı Muhit - رضم maddesi

اَلرَّضْمُ [er-raḋm] (râ’nın fethi ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) İnsânın ve davarın eşkini ağır ve künd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَضَمَ الشَّيْخُ رَضْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ثَقُلَ عَدْوُهُ وَكَذَا الدَّابَّةُ Ve ekin ekmek makûlesi iş için yeri söküp sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَضَمَ الْأَرْضَ إِذَا أَثَارَهَا بِالزَّرْعِ وَنَحْوِهِ Ve bir adam hânesinde taş gibi ağır düşüp bir yere çıkmayıp oturmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَضَمَ فِي بَيْتِهِ إِذَا سَقَطَ لَا يَبْرَحُهُ Ve bir kimseyi yâ bir nesneyi yere vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَضَمَ بِهِ الْأَرْضَ إِذَا ضَرَبَهُ بِهَا Ve

رَضْمٌ [raḋm] رِضَامٌ [riḋâm] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; fethateynle de lügattır. Ve kuş yerinden kımıldamayıp sâbit olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَضَمَتِ الطَّيْرُ إِذَا ثَبَتَتْ Ve

رَضْمٌ [Raḋm] Zubâle ile Şuḵûḵ beyninde bir mevziʹ adıdır. Ve Teymâ΄ nevâhîsinde bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - رضم maddesi

اَلرِّضَامُ [er-riḋâm] (râ’nın kesriyle) Cemʹi. Ve

رَضْمٌ [raḋm] Zikr olunan taşları birbiri üzerine komağa dahi derler; yukâlu: رَضَمَ عَلَيْهِ الصَّخْرَ يَرْضِمُ رَضْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَيُقَالُ رَضَمَ فُلَانٌ بَيْتَهُ بِالْحِجَارَةِ Ve

رَضْمٌ [raḋm] Yeri zirâʹat için sürmeğe dahi derler; yukâlu: رَضَمْتُ الْأَرْضَ أَثَرْتُهَا لِلزَّرْعِ Ve yere vurmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: رَضَمَ بِهِ الْأَرْضَ إِذَا جَلَدَ بِهِ الْأَرْضَ وَيُقَالُ رَضَمَ الْبَعِيرُ بِنَفْسِهِ إِذَا رَمَى بِنَفْسِهِ الْأَرْضَ Yaʹnî deve kendin yere vursa.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı