اَلْعَجَاجُ [el-ʹacâc] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Bön ve ahmak kimseye denir. Ve toza denir, غُبَارٌ [ġubâr] maʹnâsına; müfredi عَجَاجَةٌ [ʹacâcet]tir. ʹArablar “Filân kabîle üzere şeb-hûn eyledi” diyecek yerde لَفَّ عَجَاجَتَهُ عَلَيْهِمْ derler. Kezâlik “Bulunduğu ʹamel ve maslahatından ferâgat etti” diyecek yerde لَبَّدَ عَجَاجَتَهُ derler. Ve
عَجَاجٌ [ʹacâc] Tütüne denir, دُخَانٌ [duḣân] maʹnâsına. Ve levend ve hazele ve fürû-mâye eşhâsa denir; yukâlu: هُوَ مِنَ الْعَجَاجِ أَيْ رَعَاعِ النَّاسِ Ve
عَجَاجَةٌ [ʹacâcet] (hâ’yla) Çok ve ʹazîm deve sürüsüne denir; te΄nîsi cemâʹat iʹtibârıyladır; yukâlu: إِبِلٌ عَجَاجَةٌ أَيْ كَثِيرَةٌ عَظِيمَةٌ
اَلْعَجَاجَةُ [el-ʹacâcet] Kezâlik gubâr maʹnâsınadır; lâkin عَجَاجَةٌ [ʹacâcet] ahasstır, عَجَاجٌ [ʹacâc]dan. Ve
عَجَاجَةٌ [ʹacâcet] Kezâlik ʹazîm çok develere derler. Ve
عَجَاجَةٌ [ʹacâcet] Gâret tozuna dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ يَلُفُّ عَجَاجَتَهُ عَلَى بَنِي فُلَانٍ أَيْ يُغِيرُ عَلَيْهِمْ Yaʹnî “Gâret tozuyla onları örter.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı