اَلْعُجُومُ [el-ʹucûm] (zammeteynle) Cemʹi, usûl-i zeneb. Ve sıgâr-ı ibil maʹnâsına. Ve
عُجُمٌ [ʹucum] Isırmağa dahi derler; yukâlu: عَجَمْتُ الْعُودَ أَعْجُمُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا عَضَضْتَهُ لِتَعْلَمَ صَلَابَتَهُ مِنْ خَوَرِهِ Ve خَوَرٌ [ḣaver] ḣâ΄-i muʹceme ve vâv-ı sâkine ile zaʹfa derler. Ve
عُجُمٌ [ʹucum] Tecziye maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: عَجَمْتُ عُودَهُ أَيْ بَلَوْتُ أَمْرَهُ وَخَبَّرْتُ حَالَهُ Ve göz tutmağa dahi derler; yukâlu: مَا عَجَمَتْكَ عَيْنِي مُنْذُ كَذَا أَيْ مَا أَخَذَتْكَ Ve göz ısırmak maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: رَأَيْتُ فُلَانًا فَجَعَلَتْ عَيْنِي تَعْجُمُهُ كَأَنَّهَا تَعْرِفُهُ Ve sığır boynuzun imtihân etmeğe dahi derler; yukâlu: اَلثَّوْرُ يَعْجُمُ قَرْنَهُ إِذَا ضَرَبَ بِهِ الشَّجَرَةَ يَبْلُوهُ Ve
عَجْمُ السَّيْفِ [ʹacmu’s-seyf] Kılıcı tecribe için tahrîk etmeğe dahi derler. Ve
عَجْمٌ [ʹacm] Siyâh ile nokta komağa dahi derler; tekûlu: عَجَمْتُ التَّاءَ إِذَا وَضَعْتَ عَلَيْهَا النُّقْطَتَيْنِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı