اَلْفَأْسُ [el-fe΄s] (fâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Maʹrûftur ki baltaya denir, odun kırarlar. Cemʹi أَفْؤُسٌ [ef΄us] ve فُؤُوسٌ [fu΄ûs] gelir. Ve
فَأْسُ اللِّجَامِ [fe΄su’l-licâm] Uyan baltası ki gem damağı taʹbîr olunur. Ve
فَأْسُ الرَّأْسِ [fe΄su’r-re΄s] Başın ensesinde kafâ üzere müşrif olan yumruca kemiğe ıtlâk olunur. Ve
فَأْسٌ [fe΄s] Masdar olur, yarmak maʹnâsına; yukâlu: فَأَسَ الْخَشَبَةَ فَأْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَقَّهَا Ve balta ile vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَسَهُ إِذَا ضَرَبَهُ بِالْفَأْسِ Ve başın ensesinde فَأْسٌ [fe΄s] dediği mezbûr kemiğe vurmak yâ dokunmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَسَهُ إِذَا أَصَابَهُ فَأْسَ رَأْسِهِ Ve taʹâm yemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَسَ الطَّعَامَ إِذَا أَكَلَهُ Ve
فَاسُ [Fâs] Maġrib’de bir şehr-i maʹrûf adıdır ki kesret-i istiʹmâlle hemzesi terk olunmuştur.
اَلْفُؤُوسُ [el-fu΄ûs] (zammeteynle) Cemʹi, baltalar maʹnâsına. Ve لِجَامٌ [licâm]ın فَأْسٌ [fe΄s]i şol demirdir ki atın damağına erişir. Ve başın فَأْسٌ [fe΄s]i ensede kafâ kemiği nihâyet bulduğu yer. Ve
فَأْسٌ [fe΄s] Balta ile vurmağa dahi derler; tekûlu: فَأَسْتُهُ إِذَا ضَرَبْتَهُ بِالْفَأْسِ Ve başın فَأْسٌ [fe΄s]ine yaʹnî ensede baş nihâyet bulduğu yumruca kemiğe vurmağa dahi derler; tekûlu: فَأَسْتُهُ إِذَا أَصَبْتَهُ فَأْسَ رَأْسِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı