el-ḣibaṯ ~ اَلْخِبَطُ

Kamus-ı Muhit - الخبط maddesi

اَلْخَبَطُ [el-ḣabaṯ] (fethateynle) Şol silkilmiş yapraklara denir ki kurutup un gibi hurd ettikten sonra un ile yâhûd gayrı nesne ile karıştırıp bir mikdâr su kattıktan sonra lüzûcetini çıkarıp devenin ağzına dökerler; yukâlu: عَلَفَ إِبِلَهُ الْخَبَطَ وَهُوَ وَرَقٌ يُنْفَضُ بِالْمَخَابِطِ وَيُجَفَّفُ وَيُطْحَنُ وَيُخْلَطُ بِدَقِيقٍ أَوْ غَيْرِهِ وَيُوخَفُ بِالْمَاءِ فَتُوجَرُهُ الْإِبِلُ Ve mutlakan silkilmiş yaprağa denir, faʹal bi-maʹnâ mefʹûldür. Ve şol şey΄e denir ki davar onu ayağıyla vurup yâ çiğneyip ufatmış ola. Ve

خَبَطٌ [Ḣabaṯ] Medîne’ye beş merhale mesâfede Cuheyne kabîlesi yurdunda bir mevziʹ adıdır. Serâyâ-yı nebeviyyeden seriyyetu’l-Ḣabaṯ onda vâkiʹ oldu ki Cuheyne’den bir cemâʹat üzere ʹasker taʹyîn buyurdular. ʹİnde’l-baʹz ʹasker-i İslâm’ın aslâ zâd ve zahîreleri kalmamakla nâçâr değnekle silkilmiş yapraklar ekl eylediklerinden سَرِيَّةُ الْخَبَطِ [seriyyetu’l-ḣabaṯ] ıtlâk olunmuştur.

اَلْخَبْطُ [el-ḣabṯ] (ḣâ’nın ve bâ’nın sükûnuyla) Şiddetle vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَهُ خَبْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَرَبَهُ شَدِيدًا Ve deve elleriyle yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ الْبَعِيرُ بِيَدِهِ الْأَرْضَ إِذَا ضَرَبَهَا Ve bir nesneyi şiddetle basıp çiğnemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَهُ إِذَا وَطِئَهُ شَدِيدًا Ve önüne her kim râst gelirse kılıç ile çalıp dövmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَبَطَ الْقَوْمَ بِسَيْفِهِ إِذَا جَلَدَهُمْ Ve ağacın dallarını ziyân olmamak için bağladıktan sonra sırık ile yapraklarını silkmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ الشَّجَرَةَ إِذَا شَدَّهَا ثُمَّ نَفَضَ وَرَقَهَا Ve gece vakti yollu yolsuz kör gidişi gibi görülmeden nere gelirse basarak yürüyüp gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَبَطَ اللَّيْلَ إِذَا سَارَ فِيهِ عَلَى غَيْرِ هُدًى وَمِنْهُ ḣخَبْطَ عَشْوَاءَḢ Ve bir kimseye cin dokunmak maʹnâsınadır ki cin çarpmak taʹbîr olunur; yukâlu: خَبَطَ الشَّيْطَانُ فُلاَنًا إِذَا مَسَّهُ بِأَذًى Ve karâbet ve muʹârefe makûlesi vesîle yok iken bir adamdan ihsân taleb eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَبَطَ زَيْدًا إِذَا سَأَلَهُ الْمَعْرُوفَ مِنْ غَيْرِ آصِرَةٍ Ve bir adam bî-karâbet ihsân isteyen kimseye ihsân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ زَيْدًا فَخَبَطَهُ زَيْدٌ بِخَيْرٍ أَيْ أَعْطَاهُ Ve ayağa kalkmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ الرَّجُلُ إِذَا قَامَ Ve deveyi خِبَاطٌ [ḣibâṯ] dedikleri damga ile damgalamak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ الْبَعِيرَ إِذَا وَسَمَهُ بِالْخِبَاطِ Ve bir kimseyi uyku basmakla uyumak için nere olursa olsun hemân kendisini oraya bırakıp yatmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَبَطَ فُلاَنٌ إِذَا طَرَحَ نَفْسَهُ لِيَنَامَ Ve bir adam bir kimseye bî-vesîle-i muʹârefe inʹâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَطَ فُلاَنٌ فُلاَنًا إِذَا أَنْعَمَ عَلَيْهِ مِنْ غَيْرِ مَعْرِفَةٍ بَيْنَهُمَا

Vankulu Lugatı - الخبط maddesi

اَلْخِبَطُ [el-ḣibaṯ] (ḣâ’nın kesri ve bâ’nın fethiyle) Cemʹi.

اَلْخِبْطُ [el-ḣibṯ] (ḣâ’nın kesri ve bâ’nın kezâlik sükûnuyla) Sülüs mikdârından nısf mikdârına varan sudur gerek çanakta gerek meşkte gerek havzda gerek gölde olsun ki bu mikdâr olan suya رَفَضٌ [refaḋ] derler. Ve bundan fiʹl müştak olduğu zâhir değildir. Cevherî kavli üzere pes خِبْطٌ [ḣibṯ] جُرْعَةٌ [curʹat] gibidir maʹnen. Ve جُرْعَةٌ [curʹat] cîm’in zammı ve râ-i mühmelenin sükûnuyla kâsede bâkî kalan sudur. Baʹzılar hatt-ı Cevherî ile vâkiʹ olan جُزْعَةٌ [cuzʹat]dır demiş, cîm’in kesriyle ve zây-ı muʹcemenin sükûnuyla, mutlakan mâ-i kalîl maʹnâsına.

اَلْخَبْطُ [el-ḣabṯ] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Karıştırmak; yukâlu: خَبَطَ الْبَعِيرُ الْأَرْضَ بِيَدِهِ خَبْطًا ضَرَبَهَا Ve minhu kîle: خَبْطَ عَشْوَاءَ Yaʹnî bir kimse bir emrde hidâyet üzere olmasa خَبَطَ خَبْطَ عَشْوَاءَ derler. Ve عَشْوَاءُ [ʹaşvâ΄] ʹayn-ı mühmelenin fethi ve elifin kasrıyla şol nâkadır ki basarında zaʹf olmağın bir nesneden sakınmaz. Ve

خَبْطٌ [ḣabṯ] Bir kimse uyumak için kendi nefsini kanda olursa bırakmağa dahi derler; yukâlu: خَبَطَ الرَّجُلُ إِذَا طَرَحَ نَفْسَهُ حَيْثُ كَانَ لِيَنَامَ Ve

خَبْطٌ [ḣabṯ] ʹAsâ ile ağacı vurmağa da derler, yaprağı düşsün diye. Ve

خَبْطٌ [ḣabṯ] Bir kmiseyi bilmeden ihsân etmeğe dahi derler; yukâlu: خَبَطْتُ الرَّجُلَ إِذَا أَنْعَمْتَ عَلَيْهِ مِنْ غَيْرِ مَعْرِفَةٍ بَيْنَكُمَا Ve

خَبْطٌ [ḣabṯ] Davarın uyluğu üzerine arkırı dâg çekmeğe dahi derler; tekûlu: خَبَطَ بَعِيرَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı