اَلرَّجْلَةُ [er-reclet] (râ’nın fethiyle ve kesriyle) Pek yürümeğe denir; yukâlu: مَا هَذِهِ الرَّجْلَةُ وَالرِّجْلَةُ أَيِ شِّدَّةُ الْمَشْيِ Ve ʹinde’l-baʹz râ’nın zammıyla yürümekte dayanaklığa denir ki yürügenlik taʹbîr olunur; yukâlu: هُوَ ذُو رُجْلَةٍ أَيْ قُوَّةٍ عَلَى الْمَشْيِ
اَلرُّجُولِيَّةُ [er-rucûliyyet] ve
اَلرُّجْلَةُ [er-ruclet] ve
اَلرُّجْلِيَّةُ [er-rucliyyet] (râ’ların zammıyla) ve
اَلرَّجُولِيَّةُ [er-recûliyyet] (râ’nın fethiyle) Masdarlardır ve bunlardan fiʹl mutasarrıf olmaz, erlik maʹnâsına; yukâlu: رَجُلٌ بَيِّنٌ الرُّجُولِيَّةِ وَالرُّجْلَةِ وَالرُّجْلِيَّةِ وَالرَّجُولِيَّةِ
اَلرِّجْلَةُ [er-riclet] (râ’nın kesriyle) Yalnız bir çemen-zârda ve ağaçlıkta عَرْفَجٌ [ʹarfec] dedikleri şecerin menbitine denir ki onda çok nâbit olur. Ve kara taşlık tepeden düz ovaya akan su akıntısına denir; cemʹi رِجَلٌ [ricel] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde. Ve حَمْضٌ [ḩamḋ] yaʹnî kuzukulağı dedikleri nebâttan bir gûne nebâta denir. Ve semiz otuna denir, فَرْفَخٌ [ferfaḣ] ve بَقْلَةُ الْحَمْقَاءِ [baḵlatu’l-ḩamḵâ΄] dahi denir pâygâhta bitmekle hamâkatte nisbet olunmuştur; ve minhu’l-meselu: “هُوَ أَحْمَقُ مِنْ رِجْلَةٍ” Bunda ʹâmme “أَحْمَقُ مِنْ رِجْلِهِ” derler zamîr ile.
اَلرَّجُلَةُ [er-reculet] (râ’nın fethi ve cîm’in zammıyla) رَجُلٌ [recul]un mü΄ennesi, er sîmâsında olan ʹavret maʹnâsına; yukâlu li’l-mer΄eti: رَجُلَةٌ ve yukâlu: كَانَتْ عَائِشَةُ رَجُلَةَ الرَّأْيِ
اَلرُّجْلَةُ [er-ruclet] (râ’nın zammı ve cîm’in sükûnuyla) رَجُلٌ [recul]un ve رَاجِلٌ [râcil]in ve أَرْجَل [ercel]in masdarı. Ve
اَلرُّجُولَةُ [er-rucûlet] ve
اَلرُّجُولِيَّةُ [er-rucûliyyet] (kezâlik zammeteynle ve yâ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhâ; yukâlu: رَجُلٌ بَيِّنُ الرُّجْلَةِ وَالرُّجُولَةِ وَالرُّجُولِيَّةِ وَرَاجِلٌ جَيِّدُ الرُّجْلَةِ وَفَرَسٌ أَرْجَلُ بَيِّنُ الرِّجْلِ وَالرُّجْلَةِ Ve
أَرْجَلُ [ercel] Bir ayağında beyâzı olan attır, nitekim el-ân mürûr etti.
اَلرِّجْلَةُ [er-riclet] (râ’nın kesri ve cîm’in sükûnuyla) اَلْبَقْلَةُ الْحَمْقَاءُ [el-baḵletu’l-ḩamḵâ] dedikleri ottur ki mesîl-i mâ΄da biter. Ve mesîl-i mâ΄da bittiği için اَلْبَقْلَةُ الْحَمْقَاءُ [el-baḵletu’l-ḩamḵâ] demişlerdir. Ve اَلْبَقْلَةُ الْحَمْقَاءُ [el-baḵletu’l-ḩamḵâ] şol ottur ki ona lisân-ı Türkîde pırpırım derler. Ve lisân-ı Fâriside ḣurfe derler Lügat-ı Cârullâh’tan fehm olunan budur. Ve minhu kavluhum: “هُوَ أَحْمَقُ مِنْ رِجْلَةٍ” Ve’l-ʹâmme tekûlu: “أحَمْقُ مِنْ رِجْلَةٍ” Ve
رِجْلَةٌ [riclet] Kezâlik su akıntısı olan yere dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı