الرَّمْءُ [er-rem΄] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
الرُّمُوءُ [er-rumû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir yerde meks ve ikâmet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَأَ الرَّجُلُ رَمْئًا وَرُمُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَقَامَ Ve ziyâde olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَأَ الشَّيْءُ عَلَى مِائَةٍ أَيْ زَادَ عَلَيْهَا Ve bir haberi zan ve gümân vechiyle fehm ü idrâk eylemek maʹnâsınadır ki hakîkati kemâ-hiye yakîn-kerde olmayıp haber-i vâhid gibi yâhûd baʹzı emârâtla ʹalâ-vechi’z-zan idrâk eyleye; yukâlu: رَمَأَ الْخَبَرَ إِذَا ظَنَّهُ بِلاَ حَقِيقَةٍ Şârih وَحَقَّقَهُ nüshalarını tahti΄e eylemiştir. Cemîʹ-i ümmehâtta ظَنَّهُ بِلاَ حَقِيقَةٍ ʹunvânıyla mersûmdur.
اَلرَّمْءُ [er-rem΄] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir yerde durmak; yukâlu: رَمَأَتِ الْإِبِلُ بِالْمَكَانِ تَرْمَأُ إِذَا أَقَامَتْ فِيهِ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı