اَلزَّهْرَةُ [ez-zehret] (zâ’nın fethi ve hâ’nın sükûnuyla ve harf-i halk olmakla hâ΄ meftûh olur) Nebât kısmının çiçeğine denir, ʹalâ-kavlin sarı olanına mahsûstur. Cemʹ-i cinsi زَهْرٌ [zehr]dir hâ’sız ve cemʹ-i sîgı أَزْهَارٌ [ezhâr]dır ve cemʹü’l-cemʹi أَزَاهِيرُ [ezâhîr]dir.
اَلزُّهَرَةُ [ez-Zuheret] (تُؤَدَةٌ [tu΄edet] vezninde) Sebʹa-i seyyareden bir kevkeb ismidir ki felek-i sâliste olur, sâ΄ir nücûma nisbet mütelâlî ve sâfî olduğu için tesmiye olunmuştur, Fârisîde Nâhîd derler. Ve
زُهَرَةُ [Zuheret] Medîne’de bir mevziʹ adıdır.
اَلزُّهْرَةُ [ez-zuhret] (zâ’nın zammıyla) Hüsn ve safvete mukârin aklığa denir; tekûlu: أَعْجَبَنِي زُهْرَةُ لَوْنِهِ أَيْ بَيَاضُهُ وَحُسْنُهُ Şârih der ki baʹzen sâfî aklıkta dahi istiʹmâl olunur. İntehâ. Ve
زُهْرَةُ [Zuhret] Esâmîdendir: Zuhre b. Kilâb, Ḵureyş’ten bir cemâʹat pederinin ismidir. Ve muhaddise olan Ummu’l-Ḩayâ΄ el-Enbâriyye’nin ismidir.
اَلزَّهَرَةُ [ez-zeheret] (fethateynle) Bi-maʹnâhâ.
اَلزَّهْرَةُ [ez-zehret] (zâ’nın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Dünyânın hüsnü ve tâzeliği murâd olur eger زَهْرَةُ الدُّنْيَا deseler ve otun tâzeliği ve çiçeklenmesi murâd olur eger زَهْرَةُ النَّبَاتِ [zehretu’n-nebât] deseler.
اَلزُّهَرَةُ [ez-Zuheret] (zâ’nın zammı ve hâ’nın fethi ile) Bir yıldızın ismidir.
اَلزُّهْرَةُ [ez-zuhret] (zâ’nın zammı ve hâ’nın sükûnuyla) Beyâz maʹnâsınadır, Yaʹḵûb’dan rivâyet olunan üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı