اَلشَّكِلَةُ [eş-şekilet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Bâb-ı mezbûrdan vasftır; yukâlu: إِمْرَأَةٌ شَكِلَةٌ أَيْ ذَاتُ شِكْلٍ
اَلشُّكْلَةُ [eş-şuklet] (şîn’in zammıyla) Kızıl karışıklı siyâh olan renge denir ki baʹzı develerde olur. Ve gözde شُهْلَةٌ [şuhlet]e şebîh olur; nihâyet شُكْلَةٌ [şuklet] kırmızısı alalığa ve شُهْلَةٌ [şuhlet] sarısı alalığa denir ki koyun gözlülük taʹbîr olunur, zikr olunan أَشْكَلُ [eşkel]bundan vasftır yâhûd شُكْلَةٌ [şuklet] beyâzında olan alalık olmakla شُهْلَةٌ [şuhlet] sevâdında olan alalıktır. Mü΄ellif “ش،ه،ل” mâddesinde gözün siyâhı çizgili kızıla mâ΄il olmakla nass eylemiştir. Ve
شُكْلَةٌ [şuklet] Şibh ve müşâbehet maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلشُّكْلَةُ [eş-şuklet] (şîn’in zammı vekâf’ın sükûnuyla حُمْرَةٌ [ḩumret] vezni üzere) Gözün beyâzında kırmızılık olmak, شُهْلَةٌ [şuhlet] gibi sevâdında yaʹnî göz karasında göklük olsa ona شُهْلَةٌ [şuhlet] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı