اَلشَّكْعُ [eş-şekʹ] (şîn’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Devenin yularını silkip yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكَعَ بَعِيرَهُ بِزِمَامِهِ شَكْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا رَفَعَهُ
اَلشَّكِعُ [eş-şekiʹ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bahîl ve le΄îme denir; yukâlu: رَجُلٌ شَكِعٌ أَيْ بَخِيلٌ لَئِيمٌ Ve derd ve vecaʹı olan adama denir; yukâlu: فُلاَنٌ شَكِعٌ أَيْ وَجِعٌ
اَلشَّكَعُ [eş-şekaʹ] (fethateynle) Hasta ve derd-nâkın nâle ve zârîliği çoğalmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكِعَ الْمَرِيضُ شَكَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَثُرَ أَنِينُهُ Ve ekinin dâneleri firâvân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكِعَ الزَّرْعُ إِذَا كَثُرَ حَبُّهُ Ve gazaba gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَكِعَ الرَّجُلُ إِذَا غَضِبَ Ve bir yeri ağrıyıp derd-nâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكِعَ فُلاَنٌ إِذَا تَوَجَّعَ
اَلشَّكِعُ [eş-şekiʹ] (şîn’in fethi vekâf’ın kesriyle) Vecaʹı olan kimse; yukâlu: مَاتَ شَكِعًا أَيْ وَجِعًا لَا يَنَامُ
اَلشَّكَعُ [eş-şekaʹ] (fethateynle) Vecaʹ ve gazab maʹnâsınadır; yukâlu: شَكِعَ شَكَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı