اَلصُّرَّاحُ [eṡ-ṡurrâḩ] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) Ocak çekirgesine şebîh bir kuş adıdır ki lahmı me΄kûldür.
اَلصَّرَاحُ [es-ṡarâḩ] (ṡâd’ın fethi ve zammıyla) صَرِيحٌ [ṡarîḩ] maʹnâsınadır; yukâlu: لَبَنٌ صَرَحٌ وَصَرِيحٌ وَصَرَاحٌ أَيْ خَالِصٌ Ve
صُرَاحٌ [ṡurâḩ] (ṡâd’ın zammıyla) İsm olur, bir kimseye rû-be-rû sövmek ve söz söylemek hâletine denir. Masdarı karîben zikr olunur. Ve sarîh maʹnâsına olarak mecâzen zarfta dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: كَأْسٌ صُرَاحٌ أَيْ لَمْ تُشَبْ بِمِزَاجٍ ve yukâlu: كَلاَمٌ صُرَاحٌ أَيْ خَالِصٌ
اَلْمُصَارَحَةُ [el-muṡâraḩat] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
اَلصُّرَاحُ [eṡ-ṡurâḩ] (ṡâd’ın zammı ve kesriyle) Bir kimseye âşikâre bir iş eylemek ve âşikâre söz söylemek ve sövmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَتَمَهُ مُصَارَحَةً وَصُرَاحًا أَيْ مُوَاجَهَةً Ve
مُصَارَحَةٌ [muṡâraḩat] Bir kimse kalbinde olan muzmeri izhâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صارَحَ بِمَا فِي نَفْسِهِ إِذَا أَبْدَاهُ
اَلْمُصَارَحَةُ [el-muṡâraḩat] (mîm’in zammıyla ve râ’nın fethiyle) ve
اَلصِّرَاحُ [eṡ-ṡirâḩ] (ṡâd’ın kesriyle) Âşikâre sövmek, şetm-i صَرِيحٌ [ṡarîḩ] maʹnâsına; yukâlu: شَتَمْتُ فُلَانًا مُصَارَحَةً وَصِرَاحًا كِفَاحًا أَيْ مُوَاجَهَةً Ve كِفَاحٌ [kifâḩ] rû-be-rû söylemeğe derler.
اَلصُّرَاحُ [eṡ-ṡurâḩ] (ṡâd’ın zammıyla) İsmdir, âşikâre sövmek maʹnâsında. Ve
صُرَاحٌ [ṡurâḩ] Kezâlik hâlis maʹnâsına da gelir; yukâlu: كَأْسٌ صُرَاحٌ إِذَا لَمْ تُشَبْ بِمِزَاجٍ Yaʹnî ke΄ste olan şarâba bir nesne halt olunmasa.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı