eż-żahâr ~ اَلظَّهَارُ

Kamus-ı Muhit - الظهار maddesi

اَلظَّهَارُ [eż-żahâr] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) حَرَّةٌ [ḩarret] dedikleri kara taşlığın taşra tarafına denir; yukâlu: نَزَلُوا الظَّهَارَ أَيْ ظَاهِرَ الْحَرَّةِ

اَلظُّهَارُ [eż-żuhâr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Bu dahi kuş yeleğinin kısa tarafına denir. Ve cemâʹat-i insânîye ıtlâk olunur.

اَلْمُظَاهَرَةُ [el-mużâheret] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve

اَلظِّهَارُ [eż-żihâr] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) İki nesneyi birbirine mutâbık eylemek maʹnâsınadır, meselâ sevbin astarına yüz geçirmek gibi; yukâlu: ظَاهَرَ بَيْنَهُمَا إِذَا طَابَقَ Ve

ظِهَارٌ [żihâr] Zevc zevcesine أَنْتِ عَلَيَّ كَظَهْرِ أُمِّي demek yaʹnî “senin arkan vâlidemin arkasına benzer” demektir ki ﴿وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ﴾ اَلْآيَة kerîmesi onu nâtıktır. Keffâret eylemedikçe kırbân harâm olur, eğerçi nikâh fâsid ve münfesih olmaz. Ve bu tesmiyeye sebeb aʹzâdan ظَهْرٌ [żahr] sâ΄ir aʹzânın birbirine müşâbehetlerinden ziyâde müşâbeheti olduğuna mebnîdir. Ve sâ΄ir nikâhı haram olanların birine de teşbîhi lisâna getirse, hemşîre ve عَمَّةٌ [ʹammet] ve خَالَةٌ [ḣâlet] gibi, yine keffâret lâzım gelir. Keffâret dahi keffâret-i savm gibidir, niteki kütüb-i fıkhiyyede mebsûttur; yukâlu: ظَاهَرَ مِنِ امْرَأَتِهِ مُظَاهَرَةً وَظِهَارًا إِذَا قَالَ لَهَا أَنْتِ عَلَيَّ كَظَهْرِ أُمِّي

Vankulu Lugatı - الظهار maddesi

اَلظُّهَارُ [eż-żuhâr] (żâ’nın zammıyla) Yeleğin ortasında olan üstühânın zahrında bitenden işlenen ok yeleğidir ki o yeleğin kısa cânibidir.

اَلظِّهَارُ [eż-żihâr] (żâ’nın kesriyle) Zevc zevcesine “أَنْتِ عَلَيَّ كَظَهْرِ أُمِّي” demek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı